Milli parklarda avcılık yasaklanmıştır.
- Hunting is prohibited in national parks.
Avcılık oyunu bu huzurlu vahşi doğada yasaklanmıştır.
- Hunting game is forbidden in this tranquil wilderness.
Milli parklarda avlanmaya izin verilmez.
- Hunting is not allowed in national parks.
Bu park asil bir aile için bir avlanma yeriydi.
- This park used to be a hunting ground for a noble family.
O, iş aramakla meşguldür.
- He is busy with job hunting.
Tom iş arama için dışarıda.
- Tom is out job hunting.
Bu park asil bir aile için bir avlanma yeriydi.
- This park used to be a hunting ground for a noble family.
Milli parklarda avlanmaya izin verilmez.
- Hunting is not allowed in national parks.
Tom geceyi eski bir avcı kulübesinde geçirdi.
- Tom spent the night in an old hunting shack.
Avcılık milli parklarda yasaklanmıştır.
- Hunting is banned in national parks.
Onun sevdiği eğlenceler avcılık ve golf.
- His favourite pastimes were hunting and golf.
Avlanmak ulusal parklarda yasaktır.
- Hunting is forbidden in national parks.
Burada bir kapan kuramam. Avlanmak yasaktır.
- I cannot set a trap here. It's forbidden to hunt.
Anne kedi kuşları avlamak için dışarı çıktı.
- The mother cat went out hunting birds.
Tom arabasının bagajında bir av bıçağı bulundurur.
- Tom keeps a hunting knife in the trunk of his car.
Tom sağ elinde büyük bir av bıçağı var.
- Tom has a large hunting knife in his right hand.
Paolo bana ertesi gün ava çıkacağımızı söyledi.
- Paolo told me we'd go hunting the following day.
Balığa çıkmayı mı yoksa ava çıkmayı mı tercih edersin?
- Would you rather go fishing or go hunting?
Milli parklarda avlanmaya izin verilmez.
- Hunting is not allowed in national parks.
Bu park asil bir aile için bir avlanma yeriydi.
- This park used to be a hunting ground for a noble family.
İnsanların yiyecek için avlanmanın dışında yapacakları çok az şeyleri vardı.
- The men had little to do except hunt for food.
Bu park asil bir aile için bir avlanma yeriydi.
- This park used to be a hunting ground for a noble family.
İnsanların yiyecek için avlanmanın dışında yapacakları çok az şeyleri vardı.
- The men had little to do except hunt for food.
Bu park asil bir aile için bir avlanma yeriydi.
- This park used to be a hunting ground for a noble family.
O, iş aramakla meşguldür.
- He is busy with job hunting.
Geçen yıl bir önceki işini kaybettiğinden beri, Tom bir iş aramaktadır.
- Tom has been hunting for a job since he lost his previous job last year.
I had had to discard my rifle before I commenced the rapid descent of the cliff, so that now I was armed only with a hunting knife, and this I whipped from its scabbard as Kho leaped toward me.
Bonamy took up a bill for a hunting-crop.
Did you hunt that pony last week?.
Her uncle is out deer hunting, now that it is open season.
The little girl was hunting for shells on the beach.
... for both that both wanted. There were hunting opportunities, for instance, ...
... Amendment. We've got a long tradition of hunting and sportsmen and people who want ...