yakışıklılık

listen to the pronunciation of yakışıklılık
Türkçe - İngilizce
handsomeness
{n} beauty, elegance, gracefulness
the quality of having regular well-defined features (especially of a man) A man who earns his living by handicraft; a handicraftsman
A piece of cloth, usually square and often fine and elegant, carried for wiping the face or hands
The quality of being handsome
Work done by the hands; hence, any work done personally
A piece of cloth shaped like a handkerchief to be worn about the neck; a neckerchief; a neckcloth
the quality of having regular well-defined features (especially of a man)
A man skilled or employed in handcraft
{i} attractiveness, quality of being good-looking; generosity, liberality
To touch; to feel with the hand; to use or h
The quality or state of being handy
A handkerchief
In a handy manner; skillfully; conveniently
yakışıklı
handsome

Felicja's children think that their father Lazarz is more handsome than Justin Bieber. - Felicja'nın çocukları, babaları Łazarz'ın Justin Bieber'dan daha yakışıklı olduğunu düşünüyorlar.

Felicja is married to a handsome man called Lazarz. - Felicja, Łazarz adında yakışıklı bir adamla evli.

yakışıklı
smart

He's smart, handsome and polite. - O akıllı, yakışıklı ve kibardır.

Tom is sweet, smart, and handsome. - Tom tatlı, akıllı ve yakışıklıdır.

yakışıklı
{s} shapely
yakışıklı
fine looking
yakışıklı
good looking

He's really good looking. - O gerçekten yakışıklı.

Tom plays in a band, and is very good looking. - Tom bir grupta çalıyor ve çok yakışıklı.

yakışıklı
{i} stunner
yakışıklı
{s} well favored
yakışıklı
comely
yakışıklı
goodlooking
yakışıklı
brave
yakışıklı
personable
yakışıklı
sightly
yakışıklı
goodly
yakışıklı
good-looking

He's a good-looking man. - O yakışıklı bir adam.

Tom is an extremely good-looking man. - Tom son derece yakışıklı bir adam.

yakışıklı
handsome, good-looking (man)
yakışıklı
well favoured [Brit.]
yakışıklı
handsome, good-looking
yakışıklı
{s} well favoured
Türkçe - Türkçe
Yakışıklı olma durumu
(Osmanlı Dönemi) EVRENG
Yakışıklı
(Osmanlı Dönemi) MEVZUN
Yakışıklı
yordamlı
yakışıklı
Güzel, gösterişli (erkek): "Genç bir adamdır, ama hiç de yakışıklı sayılmaz."- Y. K. Karaosmanoğlu
yakışıklı
Güzel, gösterişli
İngilizce - Türkçe

yakışıklılık teriminin İngilizce Türkçe sözlükte anlamı

yakışıklı
dasein teoremi