sens teriminin Fransızca Türkçe sözlükte anlamı
- anlam
Bu cümleyi anlamadım.
-Je ne comprends pas le sens de cette phrase.
Bu cümlenin bir anlamı yok.
-Cette phrase n'a pas de sens.
- [le] duyu, his; duygu; görüş, düşünce; anlayış; anlam, mana; yön, cihet
- anlamk
- anlamı
Anlamını bilmediğin bir kelimeye denk geldiğin zaman bir sözlüğe bakman daha iyi olacak.
-Tu ferais mieux de consulter un dictionnaire quand tu ne connais pas le sens d'un mot.
Bu cümlenin bir anlamı yok.
-Cette phrase n'a pas de sens.
- sezme
- duygusu
- sez
- duyarlı olmak
sens teriminin Fransızca İngilizce sözlükte anlamı
- {a} sensorial
- {n} sense
Can you make sense of what the writer is saying?
-Pouvez-vous donner du sens à ce que l'auteur veut dire ?
Our teacher has a wonderful sense of humor.
-Notre professeur a un merveilleux sens de l'humour.
- {n} meaning
I often meditate on the meaning of life.
-Je médite souvent sur le sens de la vie.
Do you know the meaning of this word?
-Connaissez-vous le sens de ce mot ?
- {n} faculty
- {n} direction
I saw some small animals running away in all directions.
-J'ai vu de petits animaux courir dans tous les sens.
The political centre has increasingly lost direction.
-Le centre politique a de plus en plus perdu son sens.
- {n} sensing
- {n} senses
Smell is one of the five senses.
-L'odorat est l'un des cinq sens.
He is a politician in all senses.
-Il est un politicien dans tous les sens.
- Sens, city in France
- {n} sense, meaning; way, direction; line, front
sens teriminin İngilizce İngilizce sözlükte anlamı
- street names for marijuana
- Since