Are you sure you don't want to use the toilet before you go?
- Gitmeden önce tuvaleti kullanmak istemediğinden emin misin?
She just had to use her Puss-In-Boots look and I was her devoted servant.
- O sadece Çizmeli Kedi görüntüsünü kullanmak zorunda kaldı. Ben onun sadık uşağıydım.
Harnessing the power of the tides could be very helpful to coastal communities.
- Gelgitin gücünü kullanmak kıyı topluluklarına çok yardımcı olabilir.
We have to take the stairs, because the elevator is being repaired.
- Merdivenleri kullanmak zorundayız, çünkü asansör tamir ediliyor.
We have to take that chance.
- Biz o fırsatı kullanmak zorundayız.
I wish to exercise my right to remain silent.
- Sessiz kalma hakkımı kullanmak istiyorum.
It is forbidden to smoke.
- Sigara kullanmak yasaktır.
Using the horn at night should be avoided. At night, flash the headlights instead.
- Geceleri korna kullanmaktan kaçınılmalı. Gece onun yerine farları yak.
It is a colossally bad idea to drive without a driver's license.
- Ehliyetsiz araba kullanmak, çok kötü bir fikirdir.
I was too drunk to drive.
- Araba kullanmak için çok sarhoştum.
Of course, a license is needed to operate a crane.
- Elbette, vinç kullanmak için bir lisans gerekli.
Tom doesn't have enough experience to operate a train.
- Tom bir treni kullanmak için yeterli deneyime sahip değildir.
Compared with the old model, this is far easier to handle.
- Eski modelle karşılaştırıldığında bunu kullanmak çok daha kolaydır.
It is dangerous to ride a motorbike without a helmet.
- Kasksız motosiklet kullanmak tehlikelidir.
You don't have to use a dictionary when you read this book.
- Bu kitabı okurken sözlük kullanmak zorunda değilsin.
Don't use all the hot water.
- Sıcak suyun tümünü kullanma.
Tom said Mary was too young to vote.
- Tom, Mary'nin oy kullanmak için çok genç olduğunu söyledi.
Aren't you old enough to vote?
- Oy kullanmak için yeterince yaşlı değil misin?
I don't like to drive.
- Araba kullanmaktan hoşlanmıyorum.
I was too drunk to drive.
- Araba kullanmak için çok sarhoştum.
By using Tatoeba one learns languages.
- Bir insan Tatoeba'yı kullanarak dil öğrenir.
You should try to form the habit of using your dictionaries.
- Sözlüklerini kullanma alışkanlığı oluşturmaya gayret etmelisin.
He made good progress in handling this machine.
- O, bu makineyi kullanmada iyi ilerleme kaydetti.
The handling of dynamite is dangerous.
- Dinamit kullanmak tehlikelidir.
I told her to wear sunblock.
- Ona güneş kremi kullanmasını söyledim.
Mary doesn't wear cheap perfume.
- Mary ucuz parfüm kullanmaz.
Uranium is used in the production of nuclear power.
- Uranyum, nükleer gücün üretiminde kullanılmaktadır.
Windows is the most used operating system in the world.
- Dünyada en çok kullanılan işletim sistemi Windows'tur.
Are you currently registered to vote?
- Şu an oy kullanmak için kayıtlı mısınız?
Aren't you old enough to vote?
- Oy kullanmak için yeterince yaşlı değil misin?
Tracy had never used chopsticks before then.
- Tracy daha önce yemek çubuklarını hiç kullanmamıştı.
I haven't used this very much.
- Bunu çok kullanmadım.
I don't like to drive.
- Araba kullanmaktan hoşlanmıyorum.
It took me some time to learn how to drive a car.
- Araba kullanmayı öğrenmek biraz vaktimi aldı.
Application developers decided to use a functional programming language.
- Uygulama geliştiricileri bir fonksiyonel programlama dili kullanmaya karar verdi.
Don't use the desk by that window.
- O pencerenin yanındaki masayı kullanmayın.
Don't use discover when you mean invent.
- İcat etmek demek istediğinde keşfetmeyi kullanma.
We have two unused rooms in our house.
- Evimizde kullanmadığımız iki oda var.
Some people try to gain advantage by exploiting their personal contacts.
- Bazı insanlar kendi kişisel bağlantılarını kullanarak avantaj kazanmaya çalışır
Atomic energy can be utilized for peaceful purposes.
- Atom enerjisi barışçıl amaçlarla kullanılabilir.
I want you to utilize that object.
- O nesneyi kullanmanı istiyorum.
That car dealer gave me a bum steer when he told me this used Toyota was in good condition.
- O araba satıcısı bu kullanılmış Toyota'nın iyi durumda olduğunu söylediğinde bana yanlış bilgi vermiş.
My Japanese teacher used to use a song to help us remember verb conjugations. No one really sang along.
- Benim Japon öğretmenim fiil çekimlerini hatırlamamıza yardımcı olan bir şarkı kullanırdı. Hiç kimse gerçekten birlikte söylemezdi.
The frail old man stubbornly refused to make use of a wheelchair.
- Çelimsiz yaşlı adam inatla bir tekerlekli sandalyeyi kullanmayı reddetti.
Many young people make use of their summer vacation to climb Mt. Fuji.
- Birçok genç insan yaz tatilini Fuji Dağına tırmanmak için kullanıyor.
You used a condom for birth control, right?
- Doğum kontrolü için bir prezervatif kullandın, değil mi?
Na'vi language is used in Avatar.
- Na'vi dili Avatar'da kullanılır.
Some people try to gain advantage by exploiting their personal contacts.
- Bazı insanlar kendi kişisel bağlantılarını kullanarak avantaj kazanmaya çalışır
The police found two crushed mobile phones in a trash can near the site of the killings and are attempting to exploit the data contained in them.
- Polis cinayetlerin bulunduğu yere yakın bir çöp kutusunda ezilmiş iki cep telefonu buldu ve onların içerdikleri veriyi kullanmaya çalışıyor.
Sami was wielding a knife.
- Sami bir bıçak kullanıyordu.
Do you know how to wield an épée?
- Epeyi nasıl kullanacağını biliyor musun?
Mary used her fork to play with the food on her plate.
- Mary çatalını tabağındaki yemekle oynamak için kullandı.
Avoid prolonged use of the console. To help prevent eye strain, take a break of about 15 minutes during every hour of play.
- Kumanda panelinin uzun süreli kullanımdan kaçının. Göz yorgunluğunu önlemek için, oyunun her saati boyunca yaklaşık 15 dakikalık bir mola verin.
In order to use a computer, you must learn to type.
- Bilgisayar kullanmak için yazmayı öğrenmelisin.
However, what's interesting is that whilst there are people whose computer use has become a problem, there are also people who have recovered from illness because of using computers.
- Ancak, bazı insanlar bilgisayar kullanmaktan hasta olurken, bazı insanların bilgisayar kullanarak iyileşmeleri ilginçtir.
I urged Keiko to stop using people for her own convenience.
- Kendi yararı için insanları kullanmayı bırakması için Keiko'ya baskı yaptım.
You should try to form the habit of using your dictionaries.
- Sözlüklerini kullanma alışkanlığı oluşturmaya gayret etmelisin.
I wish to exercise my right to remain silent.
- Sessiz kalma hakkımı kullanmak istiyorum.
Everyone should exercise their right to vote.
- Herkesin oy hakkını kullanması gerekir.
Tom has been driving without a license since he was thirteen.
- Tom, on üç yaşından beri ehliyetsiz araba kullanmakta.
Tom was sentenced to five days in jail and a year on probation for drunken driving.
- Tom alkollü araba kullanmaktan beş gün hapis ve bir yıl göz hapsine mahkûm edildi.