Tom could be affected, too.
- Tom da etkilenmiş olabilirdi.
He was affected by the heat.
- O, ısıdan etkilenmişti.
Tom was touched that Mary was worried about him.
- Tom, Mary'nin onun hakkında üzgün olmasından etkilenmişti.
I was moved by the story.
- Ben hikaye tarafından etkilenmiştim.
Tom is obviously shaken.
- Tom oldukça etkilenmiş.
Tom was really impressed.
- Tom gerçekten etkilenmişti.
We were very impressed by his new book.
- Onun yeni kitabından oldukça etkilenmiştik.
The event affected his future.
- Olay onun geleceğini etkiledi.
Worry affected his health.
- Endişe onun sağlığını etkiledi.
The exhibition was very impressive.
- Sergi çok etkileyiciydi.
I want to learn to speak Hawaiian, so I can impress my girlfriend.
- Havaiili konuşmayı öğrenmek istiyorum, böylece kız arkadaşımı etkileyebilirim.
Worry affected his health.
- Endişe onun sağlığını etkiledi.
The event affected his future.
- Olay onun geleceğini etkiledi.
That type of temple influenced all of the Middle East, mainly Egypt.
- O tür tapınak bütün Orta Doğuyu, özellikle Mısır'ı etkiledi.
I think that our living together has influenced your habits.
- Sanırım birlikte yaşamamız alışkanlıklarını etkiledi.