Önümüzdeki ay keman çalmaya başlayalı beş yıl olacak.
- Next month it'll be five years since he began playing the violin.
O, geçen yıl o şirket için çalışmaya başladı.
- He began to work for that company last year.
Yağmur yağmaya başladığında biz başlamak üzereydik.
- We were about to start, when it began to rain.
Sanırım ev ödevimle ilgili çalışmaya başlamak zorundayım.
- I think I have to begin working on my homework.
Birlikte başlamak için buraya gelmemeliydin.
- You shouldn't have come here to begin with.
Okul dokuzda başlar ve altıda biter.
- School begins at nine and is over at six.
Kasabada veya kasabanın yakınında bir veya iki büyük fabrika kurulduysa, insanlar iş bulmaya gider, ve yakında bir endüstriyel alan büyümeye başlar.
- After one or two large factories have been built in or near a town, people come to find work, and soon an industrial area begins to develop.
O, başlangıçta zor olacak, fakat her şey başlangıçta zordur.
- At the beginning it'll be tough, but everything's tough at the beginning.
İyi bir başlangıç iyi bir bitiş yapar.
- A good beginning makes a good ending.
Oda basın konferansının başlamasını bekleyen muhabirlerle tıka basa doluydu.
- The room was jam-packed with reporters waiting for the press conference to begin.
Eğitim oturumunun 16:00'da başlaması planlandı.
- The training session is scheduled to begin at 4 p.m.
In the beginning God created the heavens and the earth.
- In the beginning God created Heaven and Earth.
In the beginning God created the heaven and the earth.
- In the beginning God created the heavens and the earth.
... Well, as time went by, scientists began to realize that the lightening bolts and the ...
... In 1800, the Industrial Revolution began and the population doubled from one billion to ...