Onun saçları kırmızımsı. Bu yüzden onun lakabı Havuç.
- She has reddish hair. That's why her nickname is Carrot.
idrarın ne renk; Berrak, koyu sarı, kırmızımsı veya bira gibi kahverengi mi?
- What color is your urine: clear, dark yellow, reddish, or brown like beer?
Koyu kahverengi saçları vardı.
- He had dark brown hair.
Ania kahverengi ama Magdalena sarı saça sahip.
- Ania has brown hair, but Magdalena has blonde hair.
1920 yazına doğru Kızıl Panik bitmişti.
- By the summer of 1920, the Red Scare was over.
On altıncı yüzyılda Osmanlı Türkleri Akdeniz ve Kızıldeniz'i birleştirmek için Mısır'da bir kanal inşa etmeye teşebbüs ettiler.
- In the sixteenth century Ottoman Turks attempted to construct a canal in Egypt to unite Mediterranean Sea and Red Sea.
Neden bankı kırmızıya boyadın?
- Why did you paint the bench red?
Neden bankı kırmızıya boyadın?
- Why did you paint the bank red?
Sonbaharda yapraklar kahverengileşir.
- The leaves turn brown in the autumn.
Sambo, Sovyet Kızıl Ordu tarafından yaratılmış bir Rus dövüş sanatıdır.
- Sambo is a Russian martial art created by the Soviet Red Army.
Bizim aile bütçesi borçludur.
- Our family budget is in the red.
Şirketimizin geleceği tehlikede. Son birkaç yıldır aşırı derecede borçluyuz.
- The future of our company is at stake. We have been heavily in the red for the last couple of years.
Tom kızıl saçlı, değil mi?
- Tom is a redhead, isn't he?
Kazakistanlı Adil, Neandertallerin kızıl saçlı olduklarına inanıyor.
- Adil the Kazakh believes that Neanderthals had red hair.
O saçını kırmızı boyadı.
- She dyed her hair red.
Ahırlar kırmızı boyalıdır, çünkü kırmızı boya ucuzdur.
- Barns are painted red because red paint is cheap.
Tom'un elleri titriyordu ve yüzü kızarmıştı.
- Tom's hands were shaking and his face was red.
Gözlerin ağlamaktan kızarmış.
- Your eyes are red from crying.
the Red Army.
Her hair had red highlights.
The girl wore a red skirt.
a red advertisement.
Tom said that he prefers red wine.
- Tom said he prefers red wine.
Tom said he prefers red wine.
- Tom said that he prefers red wine.
Be prepared for the rejection.
- Red için hazırlıklı olun.
Please read our disclaimer.
- Lütfen sorumluluk reddi beyanımızı okuyun.
Tom declined to comment on the matter.
- Tom sorunla ilgili yorum yapmayı reddetti.
They declined our invitation.
- Onlar davetimizi reddetti.
Your refusal to help complicated matters.
- Yardımı reddetmen olayları karıştırdı.
What she wants to say just adds up to a refusal.
- Onun söylemek istediği sadece reddedeceği anlamına geliyor.
The Confederate leaders refused to accept defeat.
- Konfederasyon liderleri yenilgiyi kabul etmeyi reddetti.
Roosevelt refused to accept the idea of defeat.
- Roosevelt yenilgi fikrini kabul etmeyi reddetti.