Onun yeni saç-yapımı daha genç görünmesine neden oldu.
- Her new hair-do made her look younger.
Genç hayvanlar hızla yeni bir çevreye uyum sağlarlar.
- Young animals adapt quickly to a new environment.
Gençler yaşlılara saygı göstermeliler.
- The young should respect the old.
Motorsiklete binmek gençler için tehlikeli olabilir.
- It can be dangerous for young people to ride motorcycles.
Mektup bana gençlik günlerimi hatırlattı.
- The letter reminds me of my young days.
Gençlik günlerimde, ben de onu düşündüm.
- I thought that as well, in my younger days.
O sağlam genç bir adam.
- He is a robust young man.
O genç ama deneyimli.
- He is young, but experienced.
Kanguruların yavrularını taşımak için garip bir yöntemi var.
- Kangaroos have a strange method of carrying their young.
Yavrularını besleyen ve barındıran kuşların aksine balıklar yumurtalarını terk eder.
- Unlike birds, which feed and shelter their young, fish abandon their eggs.
Küçük erkek kardeşim TV izliyor.
- My younger brother is watching TV.
Sam Tom'dan iki yaş küçük.
- Sam is two years younger than Tom.