Ben etnik ve dini azınlıklar hakkında yazmaya çalışacağım.
- I'll try to write about ethnic and religious minorities.
Siyah sözcüğü zamanın azınlıklarının çoğunu temsil etti.
- The word black represented most of the minorities of the time.
Tatoeba insanların azınlık dillerini öğrenmesine yardım edebilir.
- Tatoeba can help people to learn minority languages.
Keşke Tatoeba'da daha fazla azınlık dilleri olsa.
- I wish there were more minority languages in Tatoeba.
Yeni yasa dini azınlıkları oy verme haklarından mahrum edecek.
- The new law will deprive religious minorities of their right to vote.
Kadınlar bir azınlık değildir.
- Women are not a minority.
Sergi ufak bir skandala neden oldu.
- The exhibition caused a minor scandal.
Ufak detaylar hakkında endişelenme.
- Don't worry about the minor details.
Giremezsin, çünkü sen bir küçüksün.
- Because you're a minor, you can't enter.
Bir avukatın zor bir durumda küçük konularda bile her taşın altına bakması ve aynı konuda sonuca ulaşmak için ısrarla belirtmesi önemlidir.
- It is important that a lawyer should leave no stone unturned even on minor points and harp on the same subject to achieve a break through in an impasse.
Önemsiz detaylar için üzülme.
- Don't worry about the minor details.
Denemen kötü değildi ama birkaç önemsiz ayrıntım var.
- Your essay was not bad but I have a few minor niggles.
Almanya'da 18 yaşından küçükseniz reşit olmayan bir kimsesinizdir.
- In Germany you're a minor if you're younger than 18 years old.
Kanun, reşit olmayanların sigara içmesini yasaklıyor.
- The law prohibits minors from smoking.
Tom'un çalıştığı bar reşit olmayan kimselere alkollü içki sattığı için ruhsatını kaybetti.
- The bar where Tom works lost its license because they had been selling alcoholic drinks to minors.
... on YouTube, eight feature people of color, minorities. ...