kasabalı

listen to the pronunciation of kasabalı
Türkçe - İngilizce
burgess
dweller in a small town
townsman, town-dweller
township
burgher
kasaba
town

Visitors to that town increase in number year by year. - Kasabayı ziyaret edenler yıldan yıla artıyor.

He lived in a small town nearby. - Yakınlardaki küçük bir kasabada yaşıyordu.

kasaba
small town

The main streets of many small towns have been all but abandoned thanks, in large part, to behemoths like Wal-Mart. - Birçok küçük kasabaların ana yolları büyük ölçüde Wal-Mart gibi büyük devlerin sayesinde neredeyse bırakılmaktadırlar.

The fugitive surfaced in a small town fifty miles from here but then disappeared again. - Firari buradan elli kilometre uzaktaki küçük bir kasabada ortaya çıkmış, ama sonra gözden kaybolmuş.

kasaba
(Politika, Siyaset) vill

The Ukrainian security forces are trying to occupy the towns and villages between Donetsk and Luhansk in order to cut off those two important cities from each other. - Ukrayna güvenlik güçleri bu iki önemli kenti birbirinden ayırmak amacıyla Donetsk ve Luhansk arasındaki kasaba ve köyleri işgal etmeye çalışıyorlar.

The town where I live is very quiet and resembles a village. - Yaşadığım kasaba çok sessiz ve bir köye benziyor.

kasaba
little town
kasaba
burgh
kasaba
burg
kasaba
small town, borough
kasaba
small town, large village
kasaba
{i} borough
kasaba
wick
Türkçe - Türkçe
Kasaba halkından olan
KASABA
(Osmanlı Dönemi) Küçük şehir. Çarşısı olan büyük köy
KASABA
(Osmanlı Dönemi) (C.: Kasabât) Akciğerdeki nefes borularından herbiri. Bronş
KASABA
(Osmanlı Dönemi) Ahalisi beş-on bin raddelerinde olan mâmure
kasaba
Nuri Bilge Ceylan'ın bir filmi
kasaba
Şehirden küçük, köyden büyük, henüz kırsal özelliklerini yitirmemiş olan yerleşim merkezi
kasaba
Şehirden küçük, köyden büyük, henüz kırsal özelliklerini yitirmemiş olan yerleşim merkezi: "Alayın bir ucu mezarlığa vardığı hâlde öteki ucu daha kasabanın dar sokaklarında birbirini eziyordu."- R. N. Güntekin