kasabalı

listen to the pronunciation of kasabalı
Türkisch - Englisch
burgess
dweller in a small town
townsman, town-dweller
township
burgher
kasaba
town

Our soccer team beat all the other teams in the town. - Futbol takımımız kasabadaki diğer takımların tümünü yendi.

Life in a small town is boring. - Küçük kasabada hayat sıkıcıdır.

kasaba
small town

The fugitive surfaced in a small town fifty miles from here but then disappeared again. - Firari buradan elli kilometre uzaktaki küçük bir kasabada ortaya çıkmış, ama sonra gözden kaybolmuş.

He made a lot of money in New York and went back to the small town where he was born. - New York'ta bir sürü para yaptı ve doğduğu küçük kasabaya geri döndü.

kasaba
(Politika, Siyaset) vill

A little village is situated in between both towns. - Küçük bir köy, iki kasaba arasında yer alır.

The new bridge made it easy for the villagers to go to town. - Yeni köprü köylülerin kasabaya gitmesini kolaylaştırdı.

kasaba
little town
kasaba
burgh
kasaba
burg
kasaba
small town, borough
kasaba
small town, large village
kasaba
{i} borough
kasaba
wick
Türkisch - Türkisch
Kasaba halkından olan
KASABA
(Osmanlı Dönemi) Küçük şehir. Çarşısı olan büyük köy
KASABA
(Osmanlı Dönemi) (C.: Kasabât) Akciğerdeki nefes borularından herbiri. Bronş
KASABA
(Osmanlı Dönemi) Ahalisi beş-on bin raddelerinde olan mâmure
kasaba
Nuri Bilge Ceylan'ın bir filmi
kasaba
Şehirden küçük, köyden büyük, henüz kırsal özelliklerini yitirmemiş olan yerleşim merkezi
kasaba
Şehirden küçük, köyden büyük, henüz kırsal özelliklerini yitirmemiş olan yerleşim merkezi: "Alayın bir ucu mezarlığa vardığı hâlde öteki ucu daha kasabanın dar sokaklarında birbirini eziyordu."- R. N. Güntekin
kasabalı
Favoriten