Just saying you don't like fish because of the bones is not really a good reason for not liking fish.
- Kemiklerin balıklardan hoşlanmamak için gerçekten iyi bir neden olmadığından dolayı sadece balıklardan hoşlanmadığını söylüyorsun.
Fred took a liking to Jane and they started seeing each other.
- Fred Jane'den hoşlanmaya başladı ve onlar birbiriyle görüşmeye başladı.
Felicja enjoys watching TV.
- Felicja, TV izlemekten hoşlanır.
Most young adults enjoy going out at night.
- Çoğu genç yetişkin geceleyin dışarı çıkmaktan hoşlanır.
Somehow I have taken a fancy to that girl.
- Her nedense o kızdan hoşlanmaya başladım.
Tom didn't enjoy the concert very much.
- Tom konserden çok fazla hoşlanmadı.
I'm surprised that Beth didn't enjoy her time at the farm.
- Beth'in çiftlikteki zamanından hoşlanmadığına şaşırdım.
I don't care for the way he talks.
- Onun konuşma şeklinden hoşlanmıyorum.
I don't care for foreign food.
- Ben yabancı yemekten hoşlanmam.
What's the difference between liking and loving someone?
- Birinden hoşlanmak ve birini sevmek arasındaki fark nedir?
Just saying you don't like fish because of the bones is not really a good reason for not liking fish.
- Kemiklerin balıklardan hoşlanmamak için gerçekten iyi bir neden olmadığından dolayı sadece balıklardan hoşlanmadığını söylüyorsun.
Of all the men that I dislike, my husband is certainly the one that I prefer.
- Hoşlanmadığım tüm erkeklerden, kocam kesinlikle tercih ettiğimdir.
He is such a bad person that everybody dislikes him.
- O kadar kötü birisi ki kimse ondan hoşlanmaz.