We went to London last year.
- Geçen yıl Londra'ya gittik.
He has been in Japan for three years.
- O üç yıldır Japonya'da.
She seldom, if ever, goes out after dark.
- O, nadiren, kırk yılda bir, karanlık çöktükten sonra dışarı çıkar.
My grandmother used to go out for a walk almost every day, but now she seldom, if ever, goes out.
- Büyükannem hemen hemen her gün bir yürüyüş için dışarı çıkardı fakat şimdi o nadiren, kırk yılda bir, dışarı çıkar.
He has been in Japan for three years.
- O üç yıldır Japonya'da.
There was a castle here many years ago.
- Yıllar önce orada bir kale vardı.
dünya şampiyonası dört yılda bir yapılır.
He rarely goes to church.
- O, ayda yılda bir kiliseye gider.
Tom and Mary woke up early to see the first sunrise of the year.
- Tom ve Mary yılın ilk güneşinin doğuşunu görmek için erken uyandı.
As the sun rose, the stars faded away.
- Güneş doğduğunda, yıldızlar kayboldu.
Senede dört mevsim vardır: Bahar, yaz, güz ve kış.
- Bir yılda dört mevsim vardır: İlkbahar, yaz, sonbahar ve kış.
Gelecek sene Çince öğrenmek istiyorum.
- Gelecek yıl Çince öğrenmek istiyorum.