We went to London last year.
- Geçen yıl Londra'ya gittik.
There was a castle here many years ago.
- Yıllar önce orada bir kale vardı.
He seldom, if ever, comes.
- O nadiren, kırk yılda bir, gelir.
My grandmother used to go out for a walk almost every day, but now she seldom, if ever, goes out.
- Büyükannem hemen hemen her gün bir yürüyüş için dışarı çıkardı fakat şimdi o nadiren, kırk yılda bir, dışarı çıkar.
There was a castle here many years ago.
- Yıllar önce orada bir kale vardı.
I saw a movie for the first time in two years.
- İki yılda ilk kez bir film izledim.
dünya şampiyonası dört yılda bir yapılır.
He rarely goes to church.
- O, ayda yılda bir kiliseye gider.
Tom hasn't sung in years.
- Tom yıllarca şarkı söylemedi.
This year New Year's Day falls on Sunday.
- Bu yıl, Yeni Yıl Pazar gününe denk geliyor.
Senede dört mevsim vardır: Bahar, yaz, güz ve kış.
- Bir yılda dört mevsim vardır: İlkbahar, yaz, sonbahar ve kış.
Gelecek sene Çince öğrenmek istiyorum.
- Gelecek yıl Çince öğrenmek istiyorum.