Tom Mary'nin çevresinde olmak istemiyor.
- Tom doesn't want to be around Mary.
Köpek etrafında ve çevresinde koştu.
- The dog ran around and around.
Biz gölün etrafında yürüdük.
- We have walked all around the lake.
Biz gölün etrafında yürüdük.
- We've walked all around the lake.
Etrafta bir kalabalık toplandı.
- A crowd gathered around.
Armstrong, etrafta gezindi.
- Armstrong walked around.
Çevredeki herkes çok çalışır.
- Everyone around the area works hard.
Senin için çevredekilere sormamı ister misin?
- Would you like me to ask around for you?
Tom belinin çevresine kazağını bağladı.
- Tom tied his sweater around his waist.
Tom bir an durakladı ve çevresine bakındı.
- Tom paused for a moment and looked around.
O, çocuklarını kendi etrafına topladı.
- He gathered his children around him.
O, evin etrafına bakındı.
- He looked around the house.
İş yapılır yapılmaz, genellikle beş buçuk civarında, akşam yemeği yemek için eve gelirim.
- Once the work is done, usually around half past five, I come home to have dinner.
O, parkın civarında bir yerde yaşıyor.
- He lives somewhere around the park.
Sanırım o bu civarda.
- I think it's around here.
Tom kesinlikle bu civarda çok yardımcı oldu.
- Tom certainly helped a lot around here.
Kedim odada oraya buraya koşuyor.
- My cat is running around the room.
After long breakfast I think I started around 8:00. - Uzun kahvaltı edip saat sanırım 8:00 gibi yola koyuldum.
Neden bu kıyafetler ortalıkta duruyor?
- Why are these clothes lying around?
o evine içine doğru koştuğunda , kedi kasılarak ipliğin etrafında yürüyordu.
- The cat was strutting around the yard, when it suddenly ran into the house.
Buralarda kimsenin yaşamadığı doğru mu?
- Is it true that nobody lives around here?
Tom patronu civarda olmadığı zaman bir patron gibi davrandı
- Tom acted as the boss whenever the boss wasn't around.
Bu civarda çok az sayıda ev var.
- There are few houses around here.
Yaklaşık 1830 yılında, aile anayurdu Almanya'dan Şikago'ya taşındı.
- The family moved from their native Germany to Chicago around the year 1830.
Tom yaklaşık 2.30 civarında geri dönecek.
- Tom will be back around 2:30.
O hızla arkaya döndü.
- She turned around quickly.
Eskiden Tom'la çok takılırdım, fakat o bu günlerde çok fazla buralarda değil.
- I used to hang out with Tom a lot, but these days he's not around much.
Tom'un fikirlerinin buralarda fazla ağırlığı yoktur.
- Tom's opinions don't carry much weight around here.
Tom döşeme tahtası gıcırtısı duyduğunda geriye döndü.
- Tom turned around when he heard the floorboard creak.
Döndü ve geriye baktı.
- He turned around and looked back.
Orada dışarı çıkacağım ve etrafa bakınacağım.
- I'll go out there and look around.
Orada 30 yaşın altında hiç kimse yoktu.
- There was nobody under 30 around.
B: Oh, he's still around. He's feeling better now.
She went around the track fifty times.
She spun around a few times.
The jackals began to gather around .
I'll see you around .
{{|}}.
The New York-style hot dog I love has been around for well over a hundred years.
She turned round and scowled at me.
- She turned around and scowled at me.
... around anti-protons. ...
... And I think when, obviously, Princess Di was around, the ...