sonrasız

listen to the pronunciation of sonrasız
Turkish - English
eternal, endless
endless
eternal
sonra
after

In the first years that Coca-Cola was produced, it contained cocaine. In 1914, cocaine was classified as a narcotic, after which they used caffeine instead of cocaine in the production of Coca-Cola. - Coca-Cola'nın üretildiği ilk yıllarda, o kokain içeriyordu. 1914'te, kokain bir uyuşturucu olarak gruplandırıldı ve sonra Coca-Cola'nın üretimi için kokain yerine kafein kullandılar.

We clean our classroom after school. - Okuldan sonra sınıfımızı temizleriz.

sonra
later

He explained later how he made this decision. - Bu kararı nasıl verdiğini daha sonra açıkladı.

Could you call me later? - Beni daha sonra arar mısınız?

sonra
afterward

If you want to have parties in my house, clean up everything afterwards, and don't break anything, or else pay for the damage. - Benim evimde partiler vermek istiyorsanız, daha sonra her şeyi temizleyin ve bir şey kırmayın, ya da zarar için ödeme yapın.

She was very well before lunch, but felt sick afterward. - O, öğle yemeğinden önce çok iyiydi, ama sonrasında hasta hissetti.

sonra
post

Tom belongs to the postwar generation. - Tom savaş sonrası kuşağa aitti.

The book was published posthumously. - Bu kitap, ölümünden sonra yayımlandı.

sonra
then

If you see a mistake, then please correct it. - Eğer bir yanlış görürsen sonra lütfen düzelt.

But then he fell in love with Jane Wilde, a student studying languages in London. - Ama sonra o Londra'da dilleri çalışan bir öğrenci olan Jane Wilde'a aşık oldu.

sonra
afterwards

Do you plan to join us for a drink afterwards? - Daha sonra bir şey içmek için bize katılmayı planlıyor musunuz?

Keep your eyes wide open before marriage, half shut afterwards. - Evlenmeden önce gözlerinizi tam açın, daha sonra yarı kapatın.

sonra
otherwise

Don't waste your youth, otherwise you'll regret it later. - Gençliğini boş harcama, aksi durumda daha sonra pişman olursun.

sonra
forth
sonra
in
sonra
(İnşaat) sonar
sonra
and later

She looked like a teacher, and later I found that she actually is one. - O bir öğretmene benziyordu ve sonra aslında onun bir öğretmen olduğunu keşfettim.

sonra
in future
sonra
post-

In the post-War period, up until 1975, Emperor Showa prayed at the Yasukuni Shrine a total of 8 times. - Savaş sonrası dönemde, İmparator Showa 1975 yılına kadar Yasukuni Tapınağında toplam 8 kez dua etti.

Osteoporosis is more common in advanced age, and is often a concern for post-menopausal women. - Osteoporoz ileri yaşlarda daha yaygındır ve genellikle menopoz sonrası kadınlar için bir sorundur.

sonra
epi-
sonra
then by
sonra
onwards
sonra
thereafter
sonra
since

Since my husband became sick he's lost as much as 20 kilograms and his pants are now baggy. - Kocam hasta olduktan sonra 20 kilo kadar verdi ve şu anda pantolonu bol geliyor.

Since it stopped raining, he went out for a walk. - Yağmur durduktan sonra, yürüyüş için dışarı çıktı.

sonra
{f} next

What time does the next train leave? - Sonraki tren ne zaman ayrılacak?

I'm getting off the train at the next stop. - Sonraki durakta trenden ineceğim.

sonra
and

The water pipes froze and then burst. - Su boruları dondu ve sonra patladı.

If an Icelandic sentence has a translation in English, and the English sentence has a translation in Swahili, then indirectly, this will provide a Swahili translation for the Icelandic sentence. - İzlandaca bir cümlenin İngilizce bir çevirisi varsa ve İngilizce cümlenin Svahilice bir çevirisi varsa, daha sonra bu, dolaylı olarak İzlandaca cümle için Svahilice bir çeviri sağlayacaktır.

sonra
the then
sonra
after it
sonra
what follows, the rest: İşin sonrası kolay. The rest of the job's easy
sonra
subsequent to
sonra
after: ondan sonra after that
sonra
subsequently

Tom was subsequently arrested. - Tom daha sonra tutuklandı.

Could an almighty god create a stone that he would not be able to subsequently lift? - Yüce Allah sonradan kaldıramayacağı bir taş yaratabildi mi?

sonra
sequel
sonra
otherwise, or else
sonra
later, afterwards, then
sonra
after; afterwards; later; then; in future; otherwise
sonra
following

Tom's foot had to be amputated after it had become infected with gangrene following a severe frostbite. - Şiddetli bir donmanın ardından kangrenle enfekte olduktan sonra Tom'un ayağı kesilmek zorunda kaldı.

Parts of the city looked like a disaster zone following the storm. - Fırtınadan sonra şehrin bazı kısımları afet alanı gibiydi.

sonra
a later time: Bunu sonraya bırakmalı. This ought to be left for a later time
sonra
epi
Turkish - Turkish
bakınız: sonsuz
Sonra
(Osmanlı Dönemi) BA'DE
sonra
Makam, sıra, değer ve önemde arkada oluşu bildirir: "Evvela arabada, sonra sundurmada uyuyup dinlendiğime fena etmiştim."- R. N. Güntekin
sonra
Makam, sıra, değer ve önemde arkada oluşu bildirir
sonra
Yoksa, aksi hâlde
sonra
Daha uzak ve ileri bir yerde: "Bahçeden sonra geriye dönerek biraz da sokaklarda dolaştık."- R. N. Güntekin
sonra
Arkadan gelen bölüm veya zaman
sonra
Daha uzak ve ileri bir yerde
sonra
Daha ileri bir zamanda, müteakiben: "Hadi sen git yağmur bastırmadan ben sonra gelirim."- A. İlhan
sonra
Daha ileri bir zamanda, müteakiben
sonra
(Osmanlı Dönemi) sümme
sonra
müteakip
sonrasız
Favorites