-e kadar

listen to the pronunciation of -e kadar
Turkish - English

Definition of -e kadar in Turkish English dictionary

-e kadar
till
-e kadar
by the time
-e kadar
until
-e kadar
to
-e kadar
down to
-e kadar
through
-e kadar
up to
-e kadar
pending
-e kadar
as far as
-e kadar
as well as
-e kadar
thru
-e kadar
by
-e kadar
up
-e kadar
in so far as
-e kadar etkili
as effective as
-e kadar etkin
as effective as
-e kadar gelmek
(Dilbilim) go down to
-e kadar korunmak
(İnşaat) maintain far into
-e kadar sürdürmek
(İnşaat) maintain far into
-e kadar ulaşmak
(deyim) go down to
ağzına kadar dolu olmak
brim
başından sonuna kadar
all the way
bu kadar
this

Hearing this song after so long really brings back the old times. - Bu kadar uzun bir zamandan sonra bu şarkıyı İşitmek gerçekten eski zamanları geri getiriyor.

I've never woken up this early. - Hiç bu kadar erken kalkmadım.

yeteri kadar
enough

This book is easy enough for me to read. - Bu kitap benim okumam için yeteri kadar kolaydır.

It is boiled just enough. - Sadece yeteri kadar kaynatılır.

-ye kadar
until
bu kadar
that's it

That's it. I've done everything I can. - Bu kadar. Yapabileceğim her şeyi yaptım.

That's it. I've done all I can do. - Bu kadar. Elimden gelen her şeyi yaptım.

bu kadar
that

Can a two-year-old boy run that fast? - İki yaşındaki bir çocuk bu kadar hızlı koşabilir mi?

That's enough. I don't want any more. - Bu kadarı yeter. Ben artık istemiyorum.

e kadar
by the time
e kadar
(Havacılık) through
hepsi bu kadar teşekkürler
that's all
inceye kadar
until
kadar
as as
kadar
as well as

Linda can dance as well as Meg. - Linda Meg kadar iyi dans edebilir.

The rich have trouble as well as the poor. - Zenginlerin fakirler kadar sorunu vardır.

kadar güçlü
as strong as
nereye kadar?
how far

How far do I have to go? - Nereye kadar gitmek zorundayız?

How far are you willing to take this? - Bunu nereye kadar götürmeye isteklisin?

yeteri kadar
sufficiently
ardına kadar
wide

Keep your eyes wide open! - Gözlerinizi ardına kadar açık tutun.

Tom opened his eyes wide. - Tom gözlerini ardına kadar açtı.

ardına kadar açık
wide

Fadil found the door wide open. - Fadıl kapıyı ardına kadar açık buldu.

Keep your eyes wide open! - Gözlerinizi ardına kadar açık tutun.

-den -e kadar
from to
bacak kadar
squat
bacak kadar
very short
bacak kadar
tiny
bit kadar
tiny
bit kadar
very small
bu kadar
this thing
bu kadar
that much

Tom won't be here tomorrow. I guarantee you that much. - Tom yarın burada olmayacak. Sana bu kadar çok garanti veriyorum.

I know that much myself. - Kendimi bu kadar tanıyorum.

bu kadar
this quantity
bu kadar
such

Why did you buy such an expensive dictionary? - Neden bu kadar pahalı bir sözlük aldın?

I didn't expect such a nice present from you. - Senden bu kadar iyi bir hediye beklememiştim.

bu kadar mı
is that all
dibine kadar gömülmek
(deyim) entangle with
dize kadar
(deyim) knee-deep
e kadar
(Havacılık) up
e kadar
(Havacılık) thru
e kadar
down to
e kadar giden
date back
elden geldiği kadar
with might and main
elinden geldiği kadar çabuk
as fast as he could lick
en ince ayrıntısına kadar
blow-by-blow
en ince detayına kadar
in depth
en ince noktasına kadar
up to the mark
eve kadar optik lif
(Bilgisayar,İnşaat) fiber to the home
hepsi bu kadar
that's all
herkes kadar iyi
(deyim) with the best of them
kadar
proportion
kadar
as near as
kadar
as big as

I am about as big as my father now. - Şimdi yaklaşık babam kadar büyüğüm.

This cat is as big as that one. - Bu kedi şu kedi kadar büyüktür.

kadar
degree

To what degree can we trust him? - Ne dereceye kadar biz ona güvenebiliriz?

Today, the temperature rose as high as 30 degrees Celsius. - Bugün ısı 30 santigrat dereceye kadar yükseldi.

kadar
about

The population of China is about eight times as large as that of Japan. - Çin'in nüfusu Japonya'nınkinin 8 misli kadar büyüktür.

Don't worry about money so much. - Para için o kadar çok kaygılanma.

kadar
as much

Few things give us as much pleasure as music. - Birkaç şey bize müzik kadar çok zevk verir.

The news surprised him as much as it did me. - Haber onu, beni şaşırttığı kadar, çok şaşırttı.

kadar
so as

Today I'm working a little late so as to avoid a rush in the morning. - Sabahleyin bir koşuşturmadan kaçınmak için bugün biraz geç saatlere kadar çalışacağım.

The people all praised the emperor's clothes without telling him the truth so as not to seem stupid, until a little boy said, The emperor is naked! - İnsanların hepsi küçük bir çocuk İmparator çıplak! deyinceye kadar aptal görünmemek için ona gerçeği söylemeden imparatorun giysilerini övdü.

kadar
as... as
kadar
something like

I'm too old to do something like that. - Öyle bir şeyi yapamayacak kadar yaşlıyım.

How long does it take you to do something like that? - Öyle bir şey yapman ne kadar sürer?

kadar
amounting
kadar
degre

To what degree can we trust him? - Ne dereceye kadar biz ona güvenebiliriz?

She can be trusted to some degree. - Ona bir dereceye kadar güvenilebilir.

kadar
or so

Ten to one it'll clear up in an hour or so. - Bire karşı on bir saate kadar hava açılacak.

What will we do if we miss the last train? How about waiting until morning at an internet café or somewhere else? - Son treni kaçırırsak ne yapacağız? Sabaha kadar bir internet kafede ya da başka bir yerde beklemeye ne dersin?

kadar
as much ... as
kadar
insomuch as
kadar
some

You must keep the plan secret until someone notices it. - Birisi fark edene kadar planı gizli tutmak zorundasın.

To take something too far. - Bir şey alamayacak kadar çok uzak.

kadar
amount

The larger the amount of silver, the larger the amount of corruption. - Gümüş paranın miktarı ne kadar büyük olursa, rüşvet o kadar büyük olur.

I really wonder how much the inheritance tax will amount to. - Gerçekten veraset vergisinin ne kadar tutacağını merak ediyorum.

kadar düzenli
as regular as
kadar süre
by
kadar çirkin
as ugly as
kadar çılgın
as mad as
kadar özgür
as free as
mümkün olduğu kadar
all the way
mümkün olduğu kadar erken
as early as possible
mümkün olduğu kadar yakın
as near as possible
mümkün olduğu kadar çabuk
as soon as
mümkün olduğu kadar çok
as much as possible
ne kadar
how long

How long that bridge is! - Köprü ne kadar uzunmuş!

How long did they live in England? - Onlar İngiltere'de ne kadar süre yaşadılar?

ne kadar süre
how long

After the hatchet job my boss did on my proposal, I'm not sure how long I want to keep on working here. - Teklifimle ilgili patronumun yaptığı ağır eleştiriden sonra, burada çalışmayı ne kadar süre sürdürmek istediğimden emin değilim.

How long did they live in England? - Onlar İngiltere'de ne kadar süre yaşadılar?

parmak kadar
small
ta -e kadar
clear to
tepeden tırnağa kadar
from head to toe
tepeden tırnağa kadar
from head to foot
yeteri kadar vermemek
stint
yeteri kadar çok
substantially
yeterli kadar
sufficiently
yeterli kadar
adequately
yeterli kadar
sufficient
yolun sonuna kadar
all the way
zerre kadar
a modicum of
zerre kadar
in the slightest degree
zerre kadar
shadow of
zerre kadar
not at all
zerre kadar
(Dilbilim) at all
zerre kadar değil
not in the least
zerre kadar şüphe kalmamak
without a shadow of a doubt
ne kadar uzun
how long

How long is the Golden Gate Bridge? - Golden Gate Bridge ne kadar uzunluktadır?

How long is this pencil? - Bu kalem ne kadar uzundur?

- e kadar
- Of
-a kadar
-Up
Yalancının mumu yatsıya kadar yanar
(Atasözü) Cheats never prosper
akıl almayacak kadar çok
as much as you can't even imagine
avuç içi kadar
palms up
bir dereceye kadar
certain extent
bu ne kadar
How much of this
cehenneme kadar yolun var
go to hell
en ince ayrıntısına kadar, etraflıca
thoroughly, thoroughly
kadar az
as few as
ne kadar
how

How much do ten paper plates cost? - 10 kağıt tabak ne kadar?

How long does the airport bus take to the airport? - Havaalanı otobüsünün havaalanına götürmesi ne kadar sürer?

ne kadar yazık
What a shame!
ne kadar çok
how much
pek o kadar değil
Not so much
sonrasına kadar
Until after
sonuna kadar
end

You don't have to stay to the end. - Sonuna kadar kalmak zorunda değilsiniz.

Never give up till the very end. - Tam sonuna kadar vazgeçme.

öyle, o kadar, o derece
So, so, so deeply
şimdilik bu kadar
That's all for now
ne kadar erken o kadar iyi
the sooner the better
ne kadar çabuk olursa o kadar iyi
the sooner the better
ne kadar çok olursa o kadar iyi
the more the better
Turkish - Turkish

Definition of -e kadar in Turkish Turkish dictionary

abdalın dostluğu köy görünceye kadar
(deyim) Çıkarı için yakınlık gösterip dostluk kuran kimse, beklediği yararı elde ettikten, işini yürütecek başka yollar bulduktan sonra sizinle olan ilişkisini keser
English - Turkish

Definition of -e kadar in English Turkish dictionary

till kadar
para çekmecesi, kasa
till kadar
(toprağı) sürmek, işlemek
-e kadar
Favorites