That's enough. I don't want any more.
- Bu kadarı yeter. Ben artık istemiyorum.
That's enough for today!
- Bugünlük bu kadar yeter.
I've never woken up this early.
- Hiç bu kadar erken kalkmadım.
She'd never been this frightened before.
- O, daha önce hiç bu kadar korkmamıştı.
That's it. I've done all I can do.
- Bu kadar. Elimden gelen her şeyi yaptım.
I believe that's it for now.
- Şimdilik bu kadar olduğuna inanıyorum.
Why do so many people visit Kyoto?
- Niçin bu kadar çok insan Kyoto'yu ziyaret ediyor?
I wish we didn't have so many problems.
- Keşke bu kadar çok sorunumuz olmasa.
Why did you buy such an expensive dictionary?
- Neden bu kadar pahalı bir sözlük aldın?
Stop being such dolts.
- Bu kadar aptal olmayı bırak.
I know that much myself.
- Kendimi bu kadar tanıyorum.
How did you get that much money?
- Bu kadar çok parayı nasıl kazandın?
Have you ever sweated this much?
- Hiç bu kadar çok terledin mi?
I never knew swimming could be this much fun.
- Yüzmenin bu kadar çok eğlenceli olabileceğini bilmiyordum.
Kuniko has never drunk so much before in her life.
- Kuniko hayatında daha önce hiç bu kadar çok içmedi.
Don't make so much noise.
- Bu kadar gürültü yapmayın.