unable to find one's way; unavailable, with location unknown

listen to the pronunciation of unable to find one's way; unavailable, with location unknown
Englisch - Türkisch

Definition von unable to find one's way; unavailable, with location unknown im Englisch Türkisch wörterbuch

lost
kayıp

En yakın kayıp eşya bürosu nerede? - Where is the nearest lost and found?

Sana kayıp yüzüğünü bulacağım. - I will find you your lost ring.

lost
{s} kaybolmuş

Bill 20 dakika geç kaldı. Bir yerde kaybolmuş olmalı. - Bill is 20 minutes late. He must have gotten lost somewhere.

O, kaybolmuş ve rahatsız hissetti. - He felt lost and uncomfortable.

lost
zayi olmak
lost
(Bilgisayar) kaybedildi

Aslında ne kadar para kaybedildi? - How much money was actually lost?

Birçok eski teknoloji ortaçağda kaybedildi. - Many ancient technologies were lost during the Middle Ages.

lost
kaybettirmek
lost
araya gitmek
lost
boşa gitmiş
lost
değerlendirilmemiş
lost
kaçırılmış
unable to find
bulamamak
lost
kaybolmuş, kayıp, yitik, kaybedilmiş
lost
{s} dalgın

Tom biraz dalgın görünüyor. - Tom looks a little lost.

lost
{s} mahvolmuş
lost
yolunu şaşırmış, kaybolmuş
lost
boşa gitmiş (zaman)
lost
{s} şaşırmış

Tom kaybolmuş ve şaşırmış gibi görünüyor. - Tom looks lost and confused.

lost
lost cause kaybedilmiş dava
lost
{s} kendini kaybetmiş
lost
duygusunu kaybetmiş
lost
yolunu şaşırmış
Englisch - Englisch
lost

Deep beneath the ocean, the Titanic was lost to the world.

unable to find one's way; unavailable, with location unknown
Favoriten