a condition of being able to use something

listen to the pronunciation of a condition of being able to use something
Englisch - Türkisch

Definition von a condition of being able to use something im Englisch Türkisch wörterbuch

available
{s} mevcut

Cuma gösterisi için mevcut hiç bilet yoktu. - There were no tickets available for Friday's performance.

Bu kitabın hem sert hem de yumuşak kapak sürümleri mevcuttur. - The book is available in both hard and soft-cover versions.

available
müsait

Şu anda müsait değilim. - I'm not available right now.

Belediye Başkanı şimdi müsait değil. - The mayor is not available now.

available
{s} var

Bu gece için mevcut bir oda var mı? - Is there a room available for tonight?

İşe yarar bir yardım var mı? - Is there any help available?

available
{s} geçerli

Böyle müfredat dışı dersler yalnızca fende zorluk çeken çocuklar için geçerlidir. - Such extra-curricular classes are available only for children who have difficulties in science.

Bu teklif sadece sınırlı bir süre boyunca geçerlidir. - This offer is available for a limited time only.

available
(Ticaret) mevcut olan
available
{s} kullanışlı
available
(Ticaret) elde hazır bulunan
available
kullanılır
available
müsait olmak
available
yararlanılır
available
elde

Biletler Lions Kulübü üyelerinden elde edilebilir. - Tickets are available from Lions Club members.

available
{s} eldeki
available
elde edilebilir

Biletler Lions Kulübü üyelerinden elde edilebilir. - Tickets are available from Lions Club members.

available
görüşmeye uygun
available
meşgul değil
available
kullanılabilir

Sözlük şimdi Android telefonlar için bir uygulama olarak kullanılabilir. - The dictionary is now available as an app for Android phones.

Yakında gazeteler kağıda basılmayacaklar. Onlar sadece internet üzerinden kullanılabilir olacak. - Soon, newspapers won't be printed on paper. They'll only be available through the Internet.

available
{s} hazır

Koltuklar hazır oluncaya kadar bir süre beklemekten başka bir şey yapamayız. - We can do nothing but wait for a while until the seats are available.

Ayrıntılar hemen hazır değildi. - Details weren't immediately available.

available
olası
Englisch - Englisch
available
a condition of being able to use something

    Silbentrennung

    a con·di·tion of be·ing a·ble to use some·thing

    Türkische aussprache

    ı kındîşın ıv biîng eybıl tı yus sʌmthîng

    Aussprache

    /ə kənˈdəsʜən əv ˈbēəɴɢ ˈābəl tə ˈyo͞os ˈsəmᴛʜəɴɢ/ /ə kənˈdɪʃən əv ˈbiːɪŋ ˈeɪbəl tə ˈjuːs ˈsʌmθɪŋ/
Favoriten