O hem İngilizce hem de Fransızca konuşabilir.
- She can speak not only English but also French.
Dün hem güçlü rüzgarlar vardı hem de yoğun yağmur yağdı.
- Not only were there strong winds yesterday, but also it rained heavily.
Dün hem güçlü rüzgarlar vardı hem de yoğun yağmur yağdı.
- Not only were there strong winds yesterday, but also it rained heavily.
O hem İngilizce hem de Fransızca konuşabilir.
- She can speak not only English but also French.
Her yokuşun bir de inişi vardır.
- Whatever has a beginning also has an end.
Bu mali denetim, aynı zamanda şirketin varlıklarının bir değerlendirmesini içerir.
- This financial audit also includes an evaluation of the company's assets.
Harici düşmanları yenmek yetmez, dahili düşmanları da imha etmek lazımdır.
- It is not enough to defeat our external enemies, it is also necessary to exterminate our internal enemies.
1859'dan itibaren, Amerika'dan Protestan misyonerler gelmeye başladı ve Katolik ve de Rus Ortodoks kiliseleri de misyonerlik çalışmalarına aktif olarak dahil oldular.
- From 1859, Protestant missionaries from America started to arrive, and the Catholic and Russian Orthodox churches also became actively involved in missionary work.
İngilizcenin dışında, aynı zamanda matematik öğretir.
- Apart from English, he also teaches math.
Su içebilirsin fakat aynı zamanda da onun yürümesine izin verebilirsin.
- You can drink water, but you can also let it walk.
İngilizcenin yanısıra Almanca da konuşur.
- Besides English, she also speaks German.
Ayrıca,bebeğim sekiz aylık,sağlıklı ve çabucak büyüyor.
- My baby is also eight months old, is healthy and is growing by leaps and bounds.
Ayrıca Piotr ve Lech de iyi arkadaşlardır.
- Also Piotr and Lech are good friends.
İngilizce çalışır ama üstelik Almanca da çalışıyor.
- He studies English, but he's also studying German.
Women want to have sex too.
- Frauen wollen auch Sex haben.
You should only count on yourself--but even then, not too much.
- Man darf sich nur auf sich selbst verlassen. Und auch das nicht zu sehr.