very; extremely

listen to the pronunciation of very; extremely
الإنجليزية - التركية

تعريف very; extremely في الإنجليزية التركية القاموس.

totally
bütünüyle

O bütünüyle adil değil. - That's totally unfair.

Bütünüyle sipariş edilmiş bir takıma çoğunlukla bir zincir denilir. - A totally ordered set is often called a chain.

terribly
çok fena
totally
tamamıyla
totally
toplamda
totally
tümüyle
terribly
çok

Çok üşüyorum. Sanırım nezle olacağım. - It's terribly cold. I think I'm going to catch a cold.

Fadıl bir şeylerin çok yanlış olduğunu biliyordu. - Fadil knew that something was terribly wrong.

terribly
çok kötü
terribly
son derece

Tom şu anda son derece meşgul. - Tom is terribly busy at this time.

Bruce kız arkadaşı onu terk ettiğinde son derece üzülmüştü, ama kısa sürede atlattı. - Bruce was terribly upset when his girlfriend left him, but he soon got over it.

terribly
korkunç bir şekilde

Korkunç bir şekilde korktum. - I was terribly frightened.

Bundan korkunç bir şekilde utanıyorum. - I'm terribly ashamed of this.

terribly
müthiş
totally
tamamen

Siz acayip kılıklı herifler tamamen cahilsiniz. - You guys are totally clueless.

O tamamen kesin değildir. - It isn't totally exact.

all too
Tüm çok
very ill, extremely sick
çok, çok hasta hasta
terribly
berbat/korkunç şekilde
terribly
berbat bir şekilde

Tom'a berbat bir şekilde muamele edilmişti. - Tom was treated terribly.

Benim yavru köpeğim öldü ve ben berbat bir şekilde üzgünüm. - My puppy died, and I'm terribly upset.

terribly
aşırı

Bu hafta her ikimiz için de aşırı yoğundu. - This week has been terribly busy for both of us.

Aşırı derecede pahalı. - It's terribly expensive.

totally
bütün olarak
totally
bütün bütün
الإنجليزية - الإنجليزية
terribly
totally

That was totally wicked!.

all too