düzenlemeler

listen to the pronunciation of düzenlemeler
التركية - الإنجليزية
coordinates
arrangements

Thanks to the arrangements made by Ken'ichi, the women found various places to work around town. - Ken'ichi tarafından yapılan düzenlemeler sayesinde, kadınlar kasaba civarında çalışmak için değişik yerler buldu.

Tom is in charge of making all the arrangements for our trip to Boston. - Tom Boston'a gezimiz için tüm düzenlemeleri yapmakla sorumlu.

regulations

Import regulations have been relaxed recently. - İthalat düzenlemeleri son zamanlarda gevşetilmiştir.

You should keep to the regulations. - Düzenlemelere uymalısınız.

düzenleme
regulation

You should keep to the regulations. - Düzenlemelere uymalısınız.

There need to be new regulations for export businesses. - İhracat işletmeleri için yeni düzenlemeler olmalı.

düzenleme
editing

He has some knowledge of editing. - Düzenleme ile ilgili biraz bilgisi var.

What's your favorite image editing software? - En sevdiğiniz resim düzenleme yazılımı hangisi?

düzenleme
{i} arrangement

Thanks to the arrangements made by Ken'ichi, the women found various places to work around town. - Ken'ichi tarafından yapılan düzenlemeler sayesinde, kadınlar kasaba civarında çalışmak için değişik yerler buldu.

I'll see to the arrangements for the party. - Parti için düzenlemelerle ilgileneceğiz.

düzenle
{f} order

Tom called the meeting to order. - Tom talimat vermek için toplantı düzenledi.

She put her room in order. - O, odasını düzenledi.

düzenleme
{i} layout
düzenleme
(Bilgisayar) arrange

This arrangement is only temporary. - Bu düzenleme sadece geçici.

Thank you for making the arrangements. - Düzenlemeleri yaptığınız için teşekkür ederiz.

düzenle
timetable
düzenle
{f} sort out
düzenleme
organisation
düzenleme
{i} setting
düzenle
(Bilgisayar) edit

What's your favorite image editing software? - En sevdiğiniz resim düzenleme yazılımı hangisi?

Adobe and Apple both have top-notch video editing programs. - Hem Adobe'nin hem de Apple'ın üst seviye düzenleme programları var.

düzenle
(Bilgisayar) edit ratings
düzenle
(Bilgisayar) edit in
düzenle
(Bilgisayar) compact
düzenleme
embodying
düzenleme
grading
düzenleme
composition
düzenleme
embodiment
düzenleme
(Ticaret) scheduling
düzenleme
embody
düzenleme
(Tıp) modulation
düzenleme
preconditioning
düzenleme
(Dilbilim) monitoring
düzenleme
(Biyokimya) calibration
düzenleme
(Denizbilim) calibiration
düzenleme
make-up
düzenleme
(Politika, Siyaset) rule book
düzenleme
formation
düzenleme
(Bilgisayar) edit

Click here to edit the sentence. - Cümleyi düzenlemek için buraya tıklayın.

He has some knowledge of editing. - Düzenleme ile ilgili biraz bilgisi var.

düzenleme
surveillance
düzenleme
disposal
düzenleme
(Denizbilim) arrengement
düzenleme
control
düzenleme
ordering
düzenleme
regulating
düzenleme
configuration
düzenleme
coordinating
düzenleme
(Bilgisayar) edibility
düzenleme
co-ordination
düzenleme
regularization
düzenleme
set out
düzenleme
disposition
düzenleme
{i} distribution
engelleyici düzenlemeler
(Askeri) disruptive pattern
kurumsal düzenlemeler
(Ticaret) institutional arrangements
düzenle
{f} tidy

I am not going out because I have to tidy my room. - Odamı düzenlemek zorunda olduğum için dışarı çıkmayacağım.

düzenle
{f} scheduling
düzenle
arrange

Tom hangs his clothes, then arranges them by color. - Tom elbiselerini asar, sonra onları rengine göre düzenler.

Yuriko arranges flowers in her spare time. - Yuriko boş zamanında çiçekleri düzenler.

düzenle
{f} landscaping
düzenle
{f} regularized
düzenle
regulate

Rice prices are regulated by the government. - Pirinç fiyatları hükümet tarafından düzenlenir.

Hong Kong is the least regulated economy in Asia. - Hong Kong Asya'daki en az düzenlenmiş ekonomidir.

düzenle
{f} regulating

The President needs to sign a law regulating public spending. - Başkanın kamu harcamalarını düzenleyen bir yasayı imzalanması gerekiyor.

düzenle
{f} organized

The speaker organized his lecture notes. - Konuşmacı ders notlarını düzenledi.

He organized a summer rock festival. - O, bir yaz rock festivali düzenledi.

düzenle
regularize
düzenle
organize

Tom asked Mary to help him organize the party. - Tom Mary'den ona partiyi düzenlemesi için yardım etmesini rica etti.

She tried to persuade him to organize a boycott. - O, onu bir boykot düzenlemesi için ikna etmeye çalıştı.

düzenle
tidy up
düzenle
clear up
düzenle
{f} coordinate
düzenle
{f} organizing

She spends more time organizing than I. - O, düzenlemede benden daha fazla zaman harcar.

düzenle
{f} submitted
düzenle
{f} coordinating
düzenleme
alignment
düzenleme
collocation
düzenleme
tuning
düzenleme
co ordination
düzenleme
coordination
düzenle
clear#up
düzenle
{f} schedule

Tom scheduled a last-minute meeting. - Tom bir son dakika toplantısı düzenledi.

I have to organize my schedule before the end of the month. - Ayın sonundan önce programımı düzenlemek zorundayım.

düzenle
space out
düzenle
coordinated
denetleyici düzenlemeler
(Hukuk) supervisory regulations
düzenle
spaceout
düzenle
rhythm
düzenle
redd
düzenle
arranged

The two stamp collectors arranged a trade. - İki pul koleksiyoncusu bir takas düzenledi.

I arranged catering for tomorrow's party. - Yarınki parti için yeme içme işini düzenledim.

düzenleme
trimming
düzenleme
arrangement, regulation, control
düzenleme
reorganization
düzenleme
(Hukuk) regulation, arrangement, adjustment, alignment
düzenleme
mus. arrangement
düzenleme
hatcher
düzenleme
arranging or putting things in order; arrangement
düzenleme
organizing

She spends more time organizing than I. - O, düzenlemede benden daha fazla zaman harcar.

düzenleme
execution
düzenleme
make up
düzenleme
codification
düzenleme
(Nükleer Bilimler) regulate

Many countries try to regulate the birth rate. - Birçok ülke doğum oranını düzenlemeye çalışıyor.

Traffic lights are used to regulate traffic. - Trafik ışıkları trafiği düzenlemek için kullanılır.

geçici düzenlemeler
(Hukuk) provisory arrangements
kural ve düzenlemeler
(Ticaret) rules and regulations
model düzenlemeler
(Ticaret) model regulations
sıhhi düzenlemeler ofisi
(Askeri) medical regulating office
yeni düzenlemeler yapmak
resettle
التركية - التركية

تعريف düzenlemeler في التركية التركية القاموس.

Düzenleme
aranjman
Düzenleme
yapılanma
Düzenleme
kodifikasyon
düzenleme
Düzenlemek işi
düzenleme
Belirli sesler, çalgılar veya topluluklar için yazılmış bir eserin, başka sesler, çalgılar veya topluluklar tarafından söylenip çalınabilmesi için o eserde yapılan değişiklik, aranjman