Toplantı gelecek pazar düzenlendi.
- The meeting was arranged for next Sunday.
Kayalar Japon tarzı bahçede güzel biçimde düzenlendi.
- Rocks are beautifully arranged in the Japanese-style garden.
Onlar bir toplantı düzenlediler.
- They arranged a meeting.
Yarınki parti için yeme içme işini düzenledim.
- I arranged catering for tomorrow's party.
Saçımı düzenlemek zorundayım.
- I have to arrange my hair.
O Deal'in içinde ve çevresinde ev alışı ve satışı düzenlemektedir.
- She arranges the buying and selling of houses in and around Deal.
Emily, çay töreni ve çiçek düzenlemesi ile çok ilgileniyor.
- Emily is very interested in tea ceremony and flower arrangement.
Bu düzenleme sadece geçici.
- This arrangement is only temporary.
Onlarla önceden hazırlıklar yapmalıyız.
- We must make arrangements with them beforehand.
Biz bir anlaşmaya vardık.
- We've come to an arrangement.
Biz Pazartesi günü saat akşam 6'da buluşmak için anlaşma yaptık.
- We made arrangements to meet at 6 p.m. on Monday.
İki pul koleksiyoncusu bir takas düzenledi.
- The two stamp collectors arranged a trade.
Onlar bir toplantı düzenlediler.
- They arranged a meeting.
Şiir, en iyi sırada düzenlenmiş en iyi kelimelerden oluşur.
- Poetry consists of the best words arranged in the best order.
Yuriko boş zamanında çiçekleri düzenler.
- Yuriko arranges flowers in her spare time.
İki pul koleksiyoncusu bir takas düzenledi.
- The two stamp collectors arranged a trade.
... So clearly it would be in how the atoms are arranged. ...
... Well, my compatriot, Sergey Brin, who last year arranged ...