I'm very sorry for your loss.
- Zararın için çok üzgünüm.
Their losses reached one million yen.
- Zararları bir milyon yene ulaştı.
It can harm your eyes to read in the sun's light.
- Güneş ışığında okumak gözlerine zarar verebilir.
That incident harmed his reputation.
- Kaza onun şöhretine zarar verdi.
The roof was damaged by the storm.
- Çatı fırtınadan zarar görmüştü.
We are very sorry that your order was damaged.
- Siparişiniz zarar gördüğü için çok üzgünüz.
Is eating fish every day bad for you?
- Her gün balık yemek sizin için zararlı mı?
Is eating between meals really bad for your health?
- Öğünler arasında yemek yeme sağlığınız için gerçekten zararlı mıdır?
The poor educational policy is a detriment to Japan.
- Yetersiz eğitim politikası Japonya için zararlıdır.
Indeed, computers are detrimental.
- Gerçekten, bilgisayarlar zararlıdır.
The damage will cost us a lot of money.
- Zarar bize çok paraya mal olacak.
They ravaged the countryside, obliterating everything in their path.
- Kırsal alana zarar verdiler, yollarında her şeyi bozuyorlardı..
Thoughtless speech may give rise to great mischief.
- Düşüncesiz konuşma büyük zarara neden olabilir.
Come on, Joe. Just a glass of beer won't hurt.
- Haydi, Joe. Sadece bir bardak bira zarar vermez.
My shoes hurt. I'm in agony.
- Ayakkabım zarar gördü. Acı içindeyim.
Mr. Smith sued them for damages.
- Bay Smith zararlar için onlara dava açtı.
Alcohol damages the liver.
- Alkol karaciğere zarar verir.
A word spoken at the wrong time can do very much more harm than good.
- Yanlış zamanda konuşulan bir söz iyilikten çok daha fazla zarar yapabilir.
I'm sorry I hurt you. Don't apologize. You didn't do anything wrong, Tom.
- Ben size zarar verdiğim için üzgünüm. Özür dileme. Sen yanlış bir şey, yapmadım, Tom.
Heavy smoking impaired his health.
- Çok sigara içmek sağlığına zarar verdi.
Lack of sleep was undermining her health.
- Uyku eksikliği gizliden gizliye onun sağlığına zarar veriyordu.