I teach French at the high school up the street.
- Caddenin yukarısındaki lisede Fransızca öğretirim.
The giraffe cannot swim because its centre of gravity is so high that it would topple over.
- Zürafa yüzemez çünkü ağırlık merkezi çok yukarıda olduğundan baş aşağı döner.
She shut the door and went upstairs.
- Kapıyı kapattı ve yukarı gitti.
Tom heard Mary go upstairs.
- Tom Mary'nin yukarıya çıktığını duydu.
See the example given above.
- Yukarıda verilen örneğe bak.
Angels watch from above as men fight amongst themselves.
- İnsanlar kendi aralarında mücadele ederken melekler yukarıdan izlerler.
They bounced up and down.
- Onlar yukarı aşağı zıpladı.
We walked up and down the streets of Kyoto.
- Biz Kyoto sokaklarında yukarı aşağı yürüdük.
This is an uphill road.
- Bu yokuş yukarı bir yoldur.
As you go up higher, the air becomes thinner.
- Daha yukarıya giderken hava incelir.
It's better to be approximately right than completely wrong.
- Tamamen yanlış olmasındansa üç aşağı beş yukarı doğru olması daha iyidir.