yarat

listen to the pronunciation of yarat
Türkçe - İngilizce
(Bilgisayar) compose

A nation creates music — the composer only arranges it. - Bir ulus kendi müziğini yaratır - besteci yalnızca onu düzenler.

{f} created

In the beginning God created the heaven and the earth. - Başlangıçta Tanrı göğü ve yeri yarattı.

Human beings are created to create things. - İnsan oğlu bir şeyler yaratmak için yaratıldılar.

{f} creating

We should spend our time creating content for our website rather than wasting time worrying about minor cosmetic details. - Küçük kozmetik detaylar hakkında endişelenerek zaman kaybetmektense web sitemiz için içerik yaratarak zamanımızı harcamalıyız.

Perform an experiment in creating a country from scratch. - Sıfırdan bir ülke yaratmada bir deney gerçekleştirin.

create

God created the world. - Allah dünyayı yarattı.

Our company is going to be left behind too if we don't create an environment in which we can get instant Internet access. - Acil internet girişi olan bir çevre yaratmazsak, bizim şirketimizde geride kalacak.

dizin yarat
(Bilgisayar) create index
etiket yarat
(Bilgisayar) create label
hemen yarat
(Bilgisayar) create soon
resim yarat
(Bilgisayar) create picture
burada atık yarat
(Bilgisayar) create scrap here
burada belge kısayolu yarat
(Bilgisayar) create document shortcut here
burada kısayol yarat
(Bilgisayar) create shortcut here
burada kısayollar yarat
(Bilgisayar) create shortcuts here
kuyruk yarat
(Bilgisayar) create queue
microsoft access formu yarat
(Bilgisayar) create microsoft access form
microsoft access raporu yarat
(Bilgisayar) create microsoft access report
zarf yarat
(Bilgisayar) create envelope
yarat