He works hard so that he can study abroad.
- O, yurtdışında eğitim yapabilmek için çok çalışıyor.
The girl did nothing but cry.
- Kız ağlamaktan başka bir şey yapmıyor.
You didn't do a very good job, I said.
- Çok iyi bir iş yapmadığını söyledim.
She doesn't know who built those houses.
- O bu evleri kimin yaptığını bilmiyor.
Regardless of what he does, he does it well.
- Yaptığını düşünmeden, onu iyi yapar.
I'm doing it for you.
- Bunu senin için yapıyorum.
Translating sentences on Tatoeba is more fun than doing homework.
- Tatoeba'da cümleleri çevirmek ev ödevi yapmaktan daha eğlenceli.
I want to do it myself.
- Onu kendim yapmak istiyorum.
Did you do it by yourself?
- Onu kendin mi yaptın?
Beer bottles are made of glass.
- Bira şişeleri camdan yapılır.
In ethnic Iranian foods, you can see many products which are made of milk.
- Etnik İran gıdalarında, sütten yapılan birçok ürün görebilirsiniz.
Making such a judgement may lead to wrong ideas.
- Öyle bir yargılama yapmak yanlış fikirlere yönlendirebilir.
He is afraid of making mistakes.
- Hata yapmaktan korkuyor.
Tom saved Mary's life by performing the Heimlich maneuver.
- Tom Heimlich manevrasını yaparak Mary'nin hayatını kurtardı.
They assisted him in performing the operation.
- Onlar onun operasyonu yapmasında yardım etti.
It can be done in a day.
- O, bir günde yapılabilir.
If it had not been for her help, you would never have done it.
- Onun yardımı olmasaydı asla onu yapamazdın.
A molecule is made up of atoms.
- Bir molekül atomlardan yapılmıştır.
She made up her face in 20 minutes.
- O, 20 dakika içinde yüzüne makyaj yaptı.
What do you make of that?
- Onunla ilgili ne yaparsın?
I'm not quite sure what to make of this.
- Bununla ilgili ne yapacağımdan pek emin değilim.
Rio's carnival is held in February.
- Rio karnavalı şubat ayında yapılır.
The conference is to be held in Tokyo the day after tomorrow.
- Konferans öbür gün yapılacak.
Many atrocities were committed during the war.
- Savaş boyunca birçok zulüm yapıldı.
They made John chairman of the committee.
- Onlar John'ı komite başkanı yaptı.
Bottles of beer are made of glass.
- Bira şişeleri camdan yapılır.
Beer bottles are made of glass.
- Bira şişeleri camdan yapılır.
I know you can make it.
- Yapabileceğini biliyorum.
The baby is asleep. Don't make a noise.
- Bebek uyuyor. Gürültü yapmayın.
The enemy committed a horrible manslaughter in the city.
- Düşman, şehirde korkunç bir katliam yaptı.
He committed an illegal act.
- O, yasa dışı bir eylem yaptı.
He is buying some wood so that he can make a bookcase.
- O, bir kitaplık yapabilmesi için biraz kereste satın alıyor.
He works hard so that he can study abroad.
- O, yurtdışında eğitim yapabilmek için çok çalışıyor.