Tom has a veterinary background. - Tom'un veterinerlik geçmişi var.

In 1873 he moved to Warsaw with his whole family, and from that time taught German at the Veterinary Institute and at a secondary school. - 1873 yılında bütün ailesiyle birlikte Varşova'ya taşındı ve o zamandan sonra Veteriner Enstitüsü ve bir ortaokulda Almanca dersi verdi.

She grew up to be a veterinarian. - Bir veteriner olmak için yetişti.

Even though her vet told her not to, she continued to feed her dog raw vegetables. - Veterineri ona yapmamasını söylese bile, o köpeğini çiğ sebzelerle beslemeye devam etti.

Tom's youngest son wants to be a veterinarian. - Tom'un en küçük oğlu bir veteriner olmak istiyor.

She grew up to be a veterinarian. - Bir veteriner olmak için yetişti.

Mr Briggs is not a doctor, he is a vet. - Bay Briggs doktor değil veteriner.

They called the vet, since there was no other doctor in the village. - Köyde başka doktor olmadığı için veterineri aradılar.