vergisiz

listen to the pronunciation of vergisiz
Türkçe - İngilizce
(Ticaret) taxless
(Ticaret) free of tax

I bought a camera free of tax. - Vergisiz bir kamera satın aldım.

(Ticaret) free of taxes
tax-free

Is this a tax-free shop? - Bu vergisiz bir satış mağazası mı?

untaxed, tax-free
(price) which does not have the tax added to it
not subject to taxation; tax-free
tax exempt
tax free
vergi
tax

He was accused of evading tax. - Vergi kaçırmakla suçlandı.

Is it possible to pass the tax accountant exam by self study? - Kendi kendine çalışma ile, vergi muhasebecisi sınavını geçmek mümkün mü?

vergisiz alabilir miyim
Can I buy it tax free
vergisiz gelir
non-taxable income
vergisiz olarak
taxlessly
vergisiz olarak
in a taxless manner
vergisiz satış mağazaları
(Ticaret) duty-free shops
vergisiz ülke
(Ticaret) non-tax haven
vergi
(Ticaret) charterers pay dues
vergi
(Ticaret) tariff

President Arthur wanted to reduce the tariffs. - Başkan Arthur gümrük vergilerini düşürmek istedi.

Cleveland decided that high tariffs were wrong. - Cleveland yüksek gümrük vergilerinin yanlış olduğuna karar verdi.

vergi
(Ticaret) rate

The income tax rate increases in proportion to the salary increase. - Gelir vergisi oranı maaş artışı ile orantılı olarak artar.

Warren Buffett complained that he has a lower tax rate than his secretary. - Warren Buffett, sekreterinden daha düşük bir vergi oranına sahip olmasından yakındı.

vergi
gift

Health is the greatest gift. - Sağlık en büyük Allah vergisidir.

vergi
farm

The government imposed a new tax on farmers. - Hükümet çiftçilere yeni vergi koydu.

vergi
talent
vergi
(Ticaret) que
vergi
{i} tribute
vergi
taxation

Taxation is a serious issue. - Vergilendirme ciddi bir konudur.

Taxation is based on income. - Vergilendirme gelire bağlıdır.

vergi
taxe

It is the obligation of every worker to pay taxes. - Vergi ödemek her işçinin yükümlülüğüdür.

We think that it's our duty to pay taxes. - Vergi ödemenin bizim görevimiz olduğunu düşünüyorum.

vergi
tax returns
buralarda vergisiz satış mağazası var mı
Is there a tax free shop nearby
vergi
wedding present
vergi
(Hukuk) charge, duty, levy, tax
vergi
Scot
vergi
charitable contribution or gift
vergi
tax, duty; gift, talent
vergi
duty

We think that it's our duty to pay taxes. - Vergi ödemenin bizim görevimiz olduğunu düşünüyorum.

These articles are all exempt from duty. - Bu mallar gümrük vergisinden muaftır.

vergi
imposition
vergi
impost
vergi
excise
vergi
something with which (a person) is naturally endowed: Bu kabiliyet sana vergi bir şey. This is an ability with which you've been naturally endowed
vergi
dues
vergi
assessment
vergi
gabelle
vergi
dower
vergi
capitation
Türkçe - Türkçe
Vergisi olmayan, vergi ödenmeyen
VERGİ
(Hukuk) Denetim kamu hizmetlerini karşılamak amacı ile bireylerden(zora dayanarak)aldığı kamu geliridir
Vergi
(Osmanlı Dönemi) HARC
Vergi
algı
Vergi
(Osmanlı Dönemi) KATİA
vergi
Kamu hizmetlerine harcanmak için hükûmetin, yerel yönetimlerin yasalara göre doğrudan doğruya veya bazı madde fiyatlarının üstüne koyarak dolaylı yoldan herkesten topladığı para: "Önce vergiyi kolay tahsil etmenin vesilesini hazırlasınlar."- B. Felek
vergi
Bir kimsenin doğuştan sahip olduğu iyi nitelik: "Ne de olsa sapasağlam bir kır çocuğuydum o sıralar, şehirlilere vergi incelikleri öğrenmemiş, bozulmamıştım."- A. İlhan
vergi
Bir kimsenin doğuştan sahip olduğu iyi nitelik
vergisiz