to make mad or furious; to madden

listen to the pronunciation of to make mad or furious; to madden
İngilizce - Türkçe

to make mad or furious; to madden teriminin İngilizce Türkçe sözlükte anlamı

mad
{s} delice, deli gibi. mad as a hatter/mad as zırdeli
mad
{s} kudurmuş
mad
{s} k.dili. çok kızmış, kudurmuş
mad
hasta

O bugünkü sınava girmek istemedi, bu yüzden hasta olduğuna inandırdı, ve okula gitmedi. - He didn't want to take today's test, so he made believe that he was sick, and didn't go to school.

Hasta tamamen iyileşti. - The patient made a full recovery.

mad
kuduruk
mad
kaçık
mad
kırık

Dört yaşındaki Amerikalı turist, aslında, Sichuan eyaletinin ünlü mayhoş mutfağına rağmen tamamen baharatlı sığır etinden yapılmamış olduğunu farkettiği için hayal kırıklığına uğradı. - A four-year-old American tourist was disappointed to realize that, in fact, the Sichuan province is not entirely made of spicy beef, in spite of its famously piquant cuisine.

Hayır, sana kızgın değilim, sadece hayal kırıklığına uğradım. - No, I'm not mad at you, I'm just disappointed.

mad
deli

Tom bir deli gibi çalıştı. - Tom worked like a madman.

O, müziği deli gibi seviyor. - He is mad about music.

mad
kızgın

Bugün mümkünse Tom'dan uzak durmalısın. O sana çok kızgın. - You should avoid Tom today if at all possible. He's very mad at you.

Tom'un bana çok kızgın olmadığını umuyorum. - I hope Tom's not too mad at me.

mad
kuluduk
mad
{s} sinirli

Tom sinirli görünüyordu. - Tom looked like he was mad.

Çağırılmadığı için sinirliydi. - He was mad because he was not invited.

mad
mad about k
mad
{s} çılgın

Ümit; bir saat önce bitirdiğin çikolatalı çörek kutusunun sihirle tekrar dolup dolmadığını kontrol etmek için çılgın bir adam gibi birdenbire mutfağa doğru koştuğundadır. - Hope is when you suddenly run to the kitchen like a mad man to check if the empty chocolate cookie box you just finished an hour ago is magically full again.

Tom Mary'ye çılgıncasına âşıktı. - Tom was madly in love with Mary.

mad
çıldırmış

O kadar üzgündü ki neredeyse çıldırmıştı. - He was so sad that he almost went mad.

mad
dengesini kaybetmiş
mad
kendinden geçmiş
mad
dili fazla istekli
mad
maksimum kullanılabilecek doz
İngilizce - İngilizce
mad
To make mad
madden
To make mad
bemad
to make mad or furious; to madden