the act of one who washes; the act of cleansing with water; ablution

listen to the pronunciation of the act of one who washes; the act of cleansing with water; ablution
İngilizce - Türkçe

the act of one who washes; the act of cleansing with water; ablution teriminin İngilizce Türkçe sözlükte anlamı

washing
yıkama

Arabayı yıkamak beklediğimizden daha uzun zaman aldı. - Washing the car took longer than we expected.

Bulaşık yıkamada bana yardımcı olabilir misin? - Can you help me with the washing up?

washing
{i} yıkanma

Bu gömlek yıkanmak istiyor. - This shirt wants washing.

Bu elbiseler kirli ve yıkanmaya ihtiyacı var. - These clothes are dirty and need washing.

washing
washing machine çamaşır makinası
washing
{f} yıka

O gömlek çok kirli. Okula gitmeden önce yıkanılması gerek. - That shirt is very dirty. It needs washing before you go to school.

Tom bulaşık yıkamayı sevmez. - Tom doesn't like washing dishes.

washing
{i} çamaşır yıkama

Evde çamaşır makinem yok ve bu yüzden çamaşır yıkamak için çamaşır odasına gitmek zorundayım. - I don't have a washing machine at home, and so I have to go to the washing room in order to do the laundry.

Çamaşır yıkamak benim işimdir. - Washing clothes is my work.

washing
çamaşır

Bir dakika bekle, benim çamaşır tamam, çamaşırı asmaya gideceğim. - Wait a minute, my laundry is done, I'll go hang out the washing.

Çamaşır makinesi harika bir icattır. - The washing machine is a wonderful invention.

washing
washing soda çamaşır sodası
washing
{i} bulaşık yıkama

Bulaşık yıkamada bana yardımcı olabilir misin? - Can you help me with the washing up?

Tom bulaşık yıkamayı sevmez. - Tom doesn't like washing dishes.

washing
{i} lavman
washing
wash yıkan/yıka
washing
ince madeni kaplama
washing
{i} ince kaplama
washing
{i} (kirli/yıkanmış) çamaşır
washing
{i} ince boya
washing
yıkama/çamaşır
İngilizce - İngilizce
washing
the act of one who washes; the act of cleansing with water; ablution