sabırsız

listen to the pronunciation of sabırsız
Türkçe - İngilizce
impatient

He was very impatient to see his daughter. - Kızını görmek için çok sabırsızdı.

She was impatient to see her family. - Ailesini görmek için sabırsızlanıyordu.

rash
eager

I'm eager to go to Boston. - Boston'a gitmek için sabırsızlanıyorum.

Tom seems eager to participate. - Tom katılmak için sabırsız gibi görünüyor.

solicitous
restive
agog

They are agog to know what happened. - Hepsi ne olduğunu öğrenmek için sabırsızlanıyordu.

on edge
testy
feverish
fit
sabırsız olmak
to be impatient
endişeli ve sabırsız
on tenterhooks
Türkçe - Türkçe
Sabır göstermeyen, sabrı olmayan