He was guilty of making a mistake.
- O, bir hata yapmaktan suçluydu.
Don't be afraid of making mistakes.
- Hatalar yapmaktan korkmayın.
One of my hobbies is making artificial flowers.
- Hobilerimden birisi yapay çiçekler yapmaktır.
The commission took no action.
- Komisyon hiçbir eylem yapmadı.
A friend of mine commissioned a well-known artist to paint a portrait of his wife.
- Arkadaşlarımdan biri iyi-tanınmış bir sanatçıyı onun karısının portresini yapması için görevlendirdi.
So ultimately, with Tatoeba we are only building the foundations… to make the Web a better place for language learning.
- Yani sonuçta, Web'i dil öğrenmede daha iyi bir yer yapmak için biz Tatoeba ile sadece temelleri inşa ediyoruz.
Iron is used in building ships.
- Demir, gemi yapmada kullanılır.
So ultimately, with Tatoeba we are only building the foundations… to make the Web a better place for language learning.
- Yani sonuçta, Web'i dil öğrenmede daha iyi bir yer yapmak için biz Tatoeba ile sadece temelleri inşa ediyoruz.
He was awarded a scholarship to do research for the foundation.
- O, vakıf adına araştırma yapmak için bir burs kazandı.
Nowadays, cryptography is often used to make online communications and transactions more secure.
- Günümüzde, kriptografi genellikle online iletişim ve işlemleri daha güvenli yapmak için kullanılır.
Do you wish to make any other transaction?
- Başka bir işlem yapmak ister misiniz?
They assisted him in performing the operation.
- Onlar onun operasyonu yapmasında yardım etti.
She advised him to exercise.
- O ona egzersiz yapmasını tavsiye etti.
I like to do a few exercises to loosen up before I run.
- Koşmadan önce gevşemek için birkaç egzersiz yapmayı severim.
His shame prevented him from doing that.
- Onun utancı onu yapmasını engelledi.
Tom doesn't use rinse. He only uses shampoo.
- Tom durulama yapmaz. O sadece şampuan kullanır.
She tried to go on a diet and lose five kilograms.
- O bir diyet yapmaya çalıştı ve beş kilo kaybetti.
Tom has to go on a diet.
- Tom diyet yapmak zorunda.
Sami didn't do anything to stop it.
- Sami onu durdurmak için hiçbir şey yapmadı.
I ask you not to fulfill for me any of my requests.
- İsteklerimden herhangi birini benim için yapmamanı istiyorum.
Having made an unwavering decision, he started to make plans to fulfill his dreams.
- Değişmez bir karar verdikten sonra, o, hayallerini gerçekleştirmek için planlar yapmaya başladı.
Tom prefers to take a shower in the morning while Mary prefers to take a bath just before going to bed.
- Mary tam yatmadan önce banyo yapmayı tercih ederken Tom sabahleyin duş almayı tercih eder.
I haven't taken a shower in three days.
- Üç gün içinde duş yapmadım.
Tom made it quite clear what he didn't want us to do.
- Tom ne yapmamızı istemediğini oldukça netleştirdi.
Tom made a promise to himself that he would never make the same mistake again.
- Tom aynı hatayı tekrar yapmayacağına dair kendine bir söz verdi.