the timekeeper of the debate

listen to the pronunciation of the timekeeper of the debate
Английский Язык - Турецкий язык

Определение the timekeeper of the debate в Английский Язык Турецкий язык словарь

clerk
kâtip

Onu adliye binasında alabilirsin, katip ekledi. - You can get it at the courthouse, the clerk added.

Katip bana hatasını itiraf etti. - The clerk admitted his mistake to me.

clerk
{i} yazman
clerk
{i} tezgâhtar

Mağazanın müşterilere bakması için daha fazla tezgahtara ihtiyacı var. - The store needs more clerks to wait on customers.

Tom mayoyu daha büyük bir bedenle değiştirmeye çalıştı fakat tezgahtar ona izin verilmediğini söyledi. - Tom tried to return the swimsuit for a larger size, but the clerk told him that wasn't allowed.

clerk
{i} yazıcı
clerk
{i} sekreter

Şimdilik, büyük bir mağazada sekreterlik yapıyor. - For the time being, she is clerking in a department store.

clerk
clerk of the court zabıt katibi
clerk
rahip/satıcı/yazman
clerk
{f} kâtiplik yapmak
clerk
{i} resepsiyonist
clerk
clerkship katiplik
clerk
{f} yazmanlık yapmak
clerk
x satıcılık/katiplik yap
clerk
{i} şef [brit.]
clerk
{f} tezgâhtarlık yapmak
clerk
(İnşaat) memur

O, Washington Bankasında bir memur. - He is a clerk at the Bank of Washington.

Onun babası bir banka memuru. - Her father is a bank clerk.

clerk
büro elamanı
clerk
satıcı
clerk
işyar
Английский Язык - Английский Язык
clerk
clerk”
the timekeeper of the debate
Избранное