tırmanıcı

listen to the pronunciation of tırmanıcı
Турецкий язык - Английский Язык
climber

Squirrels are very good climbers. - Sincaplar çok iyi tırmanıcıdır.

Tom is a mountain climber. - Tom bir dağ tırmanıcısı.

scansorial
(Botanik) climbing, scandent (plant)
(Zooloji) climbing, scansorial (animal)
(Botanik, Bitkibilim) creeping
climbing

He's accustomed to mountain climbing. - O, dağ tırmanıcılığına alışkındır.

He's used to mountain climbing. - O, dağ tırmanıcılığına alışkındır.

tırmanıcı kuş
scansores
tırman
shin
tırman
{f} climbing

After six hours' climbing, we finally succeeded in reaching the top of the mountain. - Altı saatlik tırmanıştan sonra, nihayet dağın zirvesine ulaşmayı başardık.

I like climbing mountains. - Ben dağlara tırmanmayı severim.

tırman
clamber
tırman
{f} scaled

I scaled Mt. Fuji three times. - Ben Fuji dağına üç kez tırmandım.

tırman
climb

I've climbed Mt. Fuji twice. - Ben iki kez Mt. Fuji'ye tırmandım.

We'd like to climb that mountain. - Şu dağa tırmanmak istiyoruz.

kızıl postlu tırmanıcı bir güney amerika etçili
coati
tırman
shinny
Турецкий язык - Турецкий язык

Определение tırmanıcı в Турецкий язык Турецкий язык словарь

TIRMANICI
Tırmanma özelliği olan
Tırmanıcılar
tırmananlar
tırman
Tarlaların arasındaki sınırı belirleyen çizgi
tırman
Tarla yada bahçe sınırı
tırman
ince doğranmış lahana yemeği
tırmanıcılar
İki parmağı öne, iki parmağı arkaya dönük tırmanma özelliği olan gugukgiller, papağangiller gibi kuşlar takımı