As a boy, I used to lie on my back on the grass and look at white clouds.
- Çocukken çimin üstünde sırtüstü uzanır beyaz bulutlara bakardım.
Sea otters love to eat clams while swimming on their backs.
- Deniz samuru, sırtüstü yüzerken istiridye yemeyi seviyor.
It's very pleasant to live in a beautiful city at the foot of a mountain ridge.
- Bir dağ sırtı eteğinde güzel bir şehirde yaşamak çok hoştur.
Before getting on a horse, you usually put a saddle on its back.
- Bir ata binmeden önce, genellikle onun sırtına bir eyer koyarsın.
When a tire loses its tread, it's time to buy a new one.
- Bir lastik sırtını kaybederse, yeni bir tane alma zamanıdır.
Tom took a book out of his knapsack and started reading.
- Tom sırt çantasından bir kitap çıkardı ve okumaya başladı.
Tom still has the knapsack his father gave him.
- Tom hâlâ babasının ona verdiği sırt çantasına sahip.
Most students carry backpacks to school.
- Birçok öğrenci okula sırt çantası taşır.
She is carrying a backpack on her back.
- O, sırtında bir sırt çantası taşıyor.
Tom started packing his backpack.
- Tom sırt çantasını toplamaya başladı.
Tom packed some essentials into his knapsack.
- Tom sırt çantasına bazı gerekli şeyleri doldurdu.