sınıflar

listen to the pronunciation of sınıflar
Турецкий язык - Английский Язык
classes

Do you have classes with Tom? - Tom'la birlikte sınıfların var mı?

Tom taught all his classes today, even though he had a terrible headache. - Tom korkunç bir ağrısına rağmen bugün bütün sınıflarına öğretti.

clauses
sınıf
classroom

There were few children in the classroom. - Sınıfta az sayıda çocuk vardı.

Please don't run in the classroom. - Lütfen sınıfta koşmayın.

sınıf
class

The teacher is angry, so please do not make noise in the classroom! - Öğretmen kızgın, bu nedenle lütfen sınıfta gürültü yapmayın!

There are 40 pupils in this class. - Bu sınıfta kırk öğrenci var.

sınıf
grade

He is in the tenth grade. - O, onuncu sınıfta okuyor.

She was in the eighth grade. - O sekizinci sınıftaydı.

sınıf
sort

We should sort the students' names alphabetically. - Öğrencilerin isimlerini alfabetik sıraya göre sınıflandırmalıyız.

He finished sorting the papers. - O, evrakları sınıflandırmayı bitirdi.

sınıf
{i} category
sınıf
sphere
sınıf
order

He ordered the boys not to shout in the classroom. - Çocuklara sınıfta yüksek sesle konuşmamalarını emretti.

They accused him of being in the classroom in order to cause trouble. - Onlar onu mesele çıkarmak için sınıfta olmakla suçladılar.

idari sınıflar
(Askeri) administrative services
sınıf
(Politika, Siyaset) classification

Classification is not my specialty. - Sınıflandırma benim uzmanlığım değil.

Putting in place a systematic classification of our archives could be a great time saver. - Arşivlerimizin sistematik bir sınıflandırmasını yerleştirmek büyük bir zaman tasarrufu olabilir.

sınıf
classified

This document is classified. - Bu belge sınıflandırılmış.

The librarian classified the books according to subject. - Kütüphaneci kitapları konularına göre sınıflandırdı.

sınıf
caste
sınıf
(Denizbilim) classis
sınıf
(İstatistik) group

The class was divided into four groups. - Sınıf dört gruba ayrıldı.

sınıf
range
sınıf
(Biyoloji) tribe
sınıf
taxon
sınıf
run

Next to him, I'm the fastest runner in our class. - Onun yanında, ben bizim sınıfta en hızlı koşucuyum.

Who can run fastest in your class? - Senin sınıfında en hızlı kim koşabilir?

sınıf
remove
sınıf
rate

On a scale of 1 to 10, please rate your proficiency in the following languages. - 10 a 1 ölçeğinde, lütfen aşağıdaki dillerdeki yeterliliğini sınıflandır.

bütün Sınıflar muharebe teşhis ve değerlendirme takımı
(Askeri) all Services combat identification evaluation team
egemen sınıflar
dominant classes
hakim sınıflar
dominant classes
karma sınıflar
(Askeri) combined arms
muharip sınıflar alay sistemi
(Askeri) combat arms regimental system
sosyal sınıflar arası savaş
class war
sınıf
circle
sınıf
denomination
sınıf
class; classroom; grade; form
sınıf
(Zooloji) , (Botanik) class
sınıf
estate
sınıf
form

Form is temporary, class is permanent. - Biçim geçici, sınıf kalıcıdır.

Since graduation fifteen years ago I have never run into my former classmates. - On beş yıl önceki mezuniyetten beri eski sınıf arkadaşlarımla hiç karşılaşmadım.

sınıf
rank
sınıf
States
sınıf
schoolroom
sınıf
genus
sınıf
branch
sınıf
race
sınıf
class; category
sınıf
(Askeriye) corps: İstihkâm Sınıfı Corps of Engineers
yukarı sınıflar
classes
yukarı sınıflar
upper classes
çalışmayan sınıflar
the leisured classes
Турецкий язык - Турецкий язык

Определение sınıflar в Турецкий язык Турецкий язык словарь

SINIF
(Osmanlı Dönemi) Kısım, bölüm, tabaka
sınıf
Takımlardan oluşan birlik, dalların alt bölümü
sınıf
Belli ortak belirtileri olan tek tek nesneler öbeği
sınıf
Önemlerine, niteliklerine göre kişi veya nesnelerin yerleştirildiği kategorilerden her biri
sınıf
Takımlardan oluşan birlik, dalların alt bölümü. Önemlerine, niteliklerine göre kişi veya nesnelerin yerleştirildiği kategorilerden her biri: "Üçüncü sınıf bir gazeteciydi."- N. Cumalı
sınıf
Bir toplumda, aynı görevi yapan, aynı menfaati sağlayan, aynı şartlarda yaşayan büyük insan grubu, klas: "Parter, her sınıftan insanla hıncahınç dolu idi."- R. N. Güntekin
sınıf
Bir toplumda, aynı görevi yapan, aynı menfaati sağlayan, aynı şartlarda yaşayan büyük insan grubu, klas
sınıf
Öğrencilerin yıllık öğrenime göre ayrıldıkları bölümlerden her biri
sınıf
Ders okutulan yer, dershane, derslik
sınıflar
Избранное