Don't worry. This won't happen again.
- Merak etme. Bu bir daha olmayacak.
Don't worry. It's OK.
- Merak etmeyin. Tamam.
His story excited everyone's curiosity.
- Onun hikayesi herkesin merakını uyandırdı.
Today's Beijing has given me a very deep impression and aroused my curiosity.
- Bugünün Pekin'i bende çok derin bir etki bıraktı ve merakımı uyandırdı.
I wonder who that girl is.
- O kızın kim olduğunu merak ediyorum.
I wonder who that girl is.
- Şu kızın kim olduğunu merak ediyorum.
I am fond of the cinema.
- Ben sinema meraklısıyım.
My sister is fond of music.
- Kız kardeşim müziğe meraklıdır.
I have no special talents. I am only passionately curious.
- Ben özel yetenekleri yok. Ben sadece tutkuyla meraklıyım.
She wondered what his lips would taste like.
- O, onun dudaklarının nasıl tad alacağını merak ediyordu?
She wondered how his lips would taste.
- O, dudaklarının nasıl tat alacağını merak ediyordu.
Tom wondered why many people in America think that baseball is more interesting to watch than soccer.
- Tom Amerika'daki birçok insanın niçin beyzbolun futboldan daha ilginç olduğunu düşündüklerini merak etti.
Magdalena is interested in geography.
- Magdalena coğrafyaya meraklıdır.
Tom is a model railroad hobbyist.
- Tom model demiryolu meraklısı.
Tom calls himself a hobbyist.
- Tom kendine meraklı diyor.
Fadil became interested in Islam.
- Fadıl, İslam'a merak sardı.
Your friends are really concerned about your health.
- Arkadaşların senin sağlığını gerçekten merak ediyorlar.
I wonder if you have ever really cared for me.
- Beni gerçekten sevip sevmediğini merak ediyorum.
Don't worry. I'll take care of that.
- Merak etmeyin. Onunla ilgileneceğim.
He has a great fancy for travelling.
- Onun seyahat için büyük bir merakı var.
I am curious about Japanese culture.
- Japon kültürünü merak ediyorum.
I can't help but wonder where Tom is.
- Tom'un nerede olduğunu merak etmekten başka yapabileceğim bir şey yok.
Tom can't help wondering whether he would have been better off if he had gone to college.
- Tom üniversiteye gitseydi daha varlıklı olup olmayacağını merak etmekten kendini alamıyor.
Don't worry. This won't happen again.
- Merak etme. Bu bir daha olmayacak.
Don't worry. It's OK.
- Merak etmeyin. Tamam.
Tom can't help wondering why Mary changed her mind.
- Tom, Mary'nin fikrini niçin değiştirdiğini merak etmekten kendini alamıyor.
Tom can't help wondering whether he would have been better off if he had gone to college.
- Tom üniversiteye gitseydi daha varlıklı olup olmayacağını merak etmekten kendini alamıyor.
You'll find this intriguing.
- Bunu merak uyandırıcı bulacaksın.
I find Tom intriguing.
- Tom'u merak uyandırıcı buluyorum.