Formidable looking spiders do not attack people.
- Korkunç görünen örümcekler insanlara saldırmazlar.
Didn't your mother teach you anything? When you meet with scary people always protect your wallet and your arsehole!
- Annen sana bir şey öğretmedi mi? Korkunç biriyle karşılaştığında cüzdanını koru ve kıçını!
I have never read such a scary novel.
- Böylesine korkunç bir romanı asla okumadım.
Let me show you something really awesome.
- Sana gerekten korkunç bir şey göstereyim.
I thought it was awesome.
- Onun korkunç olduğunu düşündüm.
Something terrifying happened that day.
- O gün korkunç bir şey oldu.
Never have I read so terrifying a novel as this.
- Asla bunun gibi korkunç bir roman okumadım.
The fearful noise astonished anyone coming for the first time.
- Korkunç gürültü ilk defa gelen birini şaşırttı.
This club is fearfully dull. The dance floor is empty and the smoking patio is packed.
- Bu kulüp korkunç şekilde sıkıcıdır. Dans alanı boş ve sigara içme verandası tıka basa doludur.
Tom is the victim of a terrible crime.
- Tom korkunç bir suçun kurbanı.
Ken seems to have a terrible cold.
- Ken korkunç bir soğuk algınlığı olmuş gibi görünüyor.
It's awfully hot today.
- Bugün hava korkunç sıcak.
Where did you find this awful dog?
- Bu korkunç köpeği nereden buldun?
The firemen's face was grim when he came out of the burning house.
- Yanan evden dışarı çıktığı zaman itfaiyecinin yüzü korkunçtu.
Tom's prognosis was grim.
- Tom'un prognozu korkunçtu.
What you did to Tom was cruel.
- Tom'a yaptığın korkunçtu.
The murder scene was a grisly sight.
- Cinayet yeri korkunç bir manzaraydı.
Sami committed six horrific murders.
- Sami altı tane korkunç cinayet işledi.
Uncover the horrific truth of this shocking story.
- Bu şok edici hikayenin korkunç gerçeğini ortaya çıkarın.
Fadil started to hear horrifying sounds coming from his room.
- Fadıl kendi odasından gelen korkunç sesleri duymaya başladı.
That's a horrifying thought.
- O korkunç bir düşünce.
I just wish we could leave this horrible place.
- Keşke bu korkunç yerden gidebilsem.
Something horrible happened in the busy square.
- Kalabalık meydanda korkunç bir şey oldu.
It was terribly cold yesterday.
- Dün hava korkunç derecede soğuktu.
His lectures are terribly boring.
- Onun dersleri korkunç sıkıcı.
A hideous monster used to live there.
- Orada korkunç bir canavar yaşardı.
The police haven't yet caught the person who committed this hideous crime.
- Polis henüz bu korkunç suçu işlemiş kişiyi yakalamış değil.
It's bad! Very bad! Horrible!
- Kötü! Çok kötü! Korkunç!
The world outside is very scary.
- Dünyanın dışı çok korkunçtur.
Uncover the horrific truth of this shocking story.
- Bu şok edici hikayenin korkunç gerçeğini ortaya çıkarın.
Sami died in a terrible tragic way.
- Sami korkunç trajik bir şekilde öldü.
Life is more hellish than hell itself.
- Yaşam cehennemin kendisinden daha korkunç.
A horrendous situation developed. We hope the government can find a satisfactory solution.
- Korkunç bir durum gelişti. Hükümetin tatmin edici bir çözüm bulabileceğini umuyoruz.
It was a horrendous experience.
- O korkunç bir deneyimdi.
It will be dreadfully hot.
- Korkunç sıcak olacak.
Tom is dreadfully wrong.
- Tom korkunç bir şekilde hatalı.
Sami described a horrid scene.
- Sami, korkunç bir sahne tarif etti.
Sami didn't deserve to die in this appalling way.
- Sami bu kadar korkunç şekilde ölmeyi hak etmedi.
He says appalling things.
- O, korkunç şeyler söylüyor.
That clothing store was ghastly.
- O giyim mağazası korkunçtu.
Layla and Sami were a very gruesome couple of killers.
- Leyla ve Sami çok korkunç bir katil çiftiydi.
Desperate men often do desperate things.
- Umutsuz insanlar çoğu kez korkunç şeyler yaparlar.
It was frightful when my car skidded on the ice.
- Arabam buz üzerinde savrulduğunda, korkunçtu.
This morning the weather is frightful.
- Bu sabah hava korkunç.
My little brother says that he had a dreadful dream last night.
- Küçük erkek kardeşim dün gece korkunç bir rüya gördüğünü söylüyor.
I had a dreadful dream last night.
- Dün gece korkunç bir rüya gördüm.
The situation is becoming more and more dire for me.
- Durum benim için gittikçe daha korkunç oluyor.
A dire tragedy has befallen me.
- Başıma korkunç bir trajedi geldi.
Murder is a monstrous act.
- Cinayet korkunç bir eylem.
He enjoys engaging in macabre activities such as dissecting animal corpses and stalking people on the street at night.
- O, hayvan cesetlerini parçalayarak incelemek ve geceleri sokaklarda insanları gizlice takip etmek gibi korkunç aktivitelerle uğraşmaktan hoşlanır.
Day after day the tabloids titillated the public with lurid details about the president's marital infidelity.
- Günbe gün gazeteler Başkanın evliliğine sadakatsizliği hakkında korkunç detaylarla halkın içini gıcıkladılar.
Fadil's crime was utterly terrific.
- Fadıl'ın suçu son derece korkunçtu.
Everything went horribly wrong.
- Her şey korkunç bir şekilde yanlış gitti.
That would be terribly wrong.
- O korkunç bir şekilde yanlış olurdu.
Serbian trains are terribly slow.
- Sırp trenleri korkunç bir şekilde yavaş...