kadarıyla

listen to the pronunciation of kadarıyla
Турецкий язык - Английский Язык
for all
as far as

As far as I remember, he didn't say that. - Hatırladığım kadarıyla, o onu söylemedi.

As far as my experience goes, such a plan is impossible. - Anladığım kadarıyla, öylesine bir plan imkansızdır.

so far as

So far as he was concerned, things were going well. - Bildiği kadarıyla işler yolunda gidiyordu.

He is, so far as I know, a reliable friend. - O, bildiğim kadarıyla, güvenilir bir arkadaştır.

in so far as
kadar
so
kadar
as
kadar
{e} until

She had lived in Hiroshima until she was ten. - On yaşına gelene kadar Hiroshima'da yaşadı.

I had never seen a panda until I went to China. - Çin'e gidene kadar hiç panda görmemiştim.

kadar
{e} till

He worked from morning till night. - O, sabahtan akşama kadar çalıştı.

I cannot start till six o'clock. - 06:00 ya kadar başlayamam.

kadar
as well as

Linda can dance as well as Meg. - Linda Meg kadar iyi dans edebilir.

The rich have trouble as well as the poor. - Zenginlerin fakirler kadar sorunu vardır.

kadar
as as
kadar
as near as
kadar
as big as

I am about as big as my father now. - Şimdi yaklaşık babam kadar büyüğüm.

The American news is reporting that Hurricane Irene is as big as Europe, which is a bit of an exaggeration. - Amerikan haber Irene Kasırgası'nın Avrupa kadar büyük olduğunu bildiriyor, bu biraz abartıdır.

kadar
as much

As much as 90 percent of happiness comes from elements such as attitude, life control and relationships. - Mutluluğun yüzde 90 kadarı tutum, yaşam kontrolü ve ilişkiler gibi unsurlardan geliyor.

I will help as much as I can. - Ben elimden geldiği kadar yardımcı olacağım.

kadar
so as

The people all praised the emperor's clothes without telling him the truth so as not to seem stupid, until a little boy said, The emperor is naked! - İnsanların hepsi küçük bir çocuk İmparator çıplak! deyinceye kadar aptal görünmemek için ona gerçeği söylemeden imparatorun giysilerini övdü.

Try to do so as far as the station. - İstasyona kadar öyle yapmaya çalış.

kadar
something like

Tom would never ever do something like that. - Tom şimdiye kadar böyle bir şeyi asla yapmadı.

How long does it take you to do something like that? - Öyle bir şey yapman ne kadar sürer?

kadar
or so

However hard you may study, you can't master English in a year or so. - Ne kadar sıkı çalışırsan çalış, bir sene veya civarında İngilizcede uzmanlaşamazsın.

I expect to stay in Boston a day or so. - Bir güne kadar Boston'da kalmayı umuyorum.

kadar
insomuch as
kadar
some

I must have it done somehow by six. - Saat altıya kadar bir şekilde onu yaptırmalıyım.

All you ever do is nitpick. I wish you could say something more constructive. - Şu ana kadar yaptığın bütün şey her şeye kusur bulmak, keşke daha yapıcı bir şey söyleyebilsen.

kadar
amount

The larger the amount of silver, the larger the amount of corruption. - Gümüş paranın miktarı ne kadar büyük olursa, rüşvet o kadar büyük olur.

I really wonder how much the inheritance tax will amount to. - Gerçekten veraset vergisinin ne kadar tutacağını merak ediyorum.

kadar
as much ... as
kadar
degre

She can be trusted to some degree. - Ona bir dereceye kadar güvenilebilir.

Today, the temperature rose as high as 30 degrees Celsius. - Bugün ısı 30 santigrat dereceye kadar yükseldi.

kadar
amounting
kadar
as... as
kadar
about

Women really are quite dangerous. The more I think about this, the more I'm able to understand the reasoning behind face covering. - Kadınlar gerçekten oldukça tehlikeliler. Bu konuda ne kadar çok düşünürsem, o kadar çok yüz örtüsünün arkasındaki nedeni anlayabileceğim.

The population of China is about eight times as large as that of Japan. - Çin'in nüfusu Japonya'nınkinin 8 misli kadar büyüktür.

kadar
degree

The suspect was given the third degree until he confessed his crime. - Şüpheli suçunu itiraf edene kadar üçüncü dereceden suçlu sayıldı.

Today, the temperature rose as high as 30 degrees Celsius. - Bugün ısı 30 santigrat dereceye kadar yükseldi.

kadar
proportion
kadar
as much as

My brother eats twice as much as I do. - Erkek kardeşim benim yediğimin iki katı kadar yemek yiyor.

The news surprised him as much as it did me. - Haber onu, beni şaşırttığı kadar, çok şaşırttı.

kadar
up to the
kadar
untill
kadar
as many

Since he's crazy about movies, he watches as many movies as he can. - O, filmleri çok sevdiği için, izleyebildiği kadar çok sayıda film izler.

Lucy has as many friends as I do. - Lucy benim sahip olduğum kadar çok sayıda arkadaşa sahip.

kadar
as ... as
kadar
to from
anladığım kadarıyla
as far as I understand
bildiğim kadarıyla
for aught I know
bildiğim kadarıyla
as far as I know
bilindiği kadarıyla
as far as is known
gördüğüm kadarıyla
as far as I can see
hatırladığım kadarıyla
to the best of my recollection
ilgilendiğim kadarıyla
all I care
kadar
it's as if, consider that: Sağ olunuz, bir fincan içmiş kadar oldum. Thanks; consider me as having drunk a cup just the same
kadar
up to

Got into debt right up to my ears. - Gırtlağıma kadar borca battım.

My son can count up to a hundred now. - Oğlum şu an yüze kadar sayabiliyor.

kadar
about, approximately: On kişi kadar geldi. About ten people came. ... şu
kadar
more than, over: yüz şu kadar ağaç over a hundred trees
kadar
inasmuch as
kadar
up to, as far as (a place); until, up to (a time); by (a time); within (a time)
kadar
as ... as; as big as; as much as; until, till, by; up to; to; as far as; about, or so, something like; amount, degre
kadar
as much as: O yapabildiği kadar yaptı. She did as much as she could
kadar
(süre) by
kadar
as ... as: fil kadar büyük as big as an elephant
kadar
amount; much: O kadar ver. Give that amount
kadar
so ... (that): O kadar üzüldü ki .... She was so sad that
kadar
pending
kadar
so long as

Her hair was so long as to reach the floor. - Saçları yere ulaşacak kadar uzundu.

Three people can keep a secret so long as two of them are dead. - Üç kişi, onlardan ikisi ölene kadar bir sırrı saklayabilir.

kadar
as far as

As far as I remember, he didn't say that. - Hatırladığım kadarıyla, o onu söylemedi.

We walked as far as 6 kilometers. - Biz 6 kilometre kadar yürüdük.

kadar
while

We had no choice but to wait for a while until the store opened. - Mağaza açılıncaya kadar bir süre beklemekten başka seçeneğimiz yoktu.

We conversed until late at night while eating cake and drinking tea. - Biz kek yerken ve çay içerken gece geç saatlere kadar konuştuk.

kadar
to
kadar
upto
kadar
up
kadar
when

No matter what your profession, or how happy you may be in it, there are moments when you wish you had chosen some other career. - Mesleğiniz ne olursa olsun, ya da bu meslekte ne kadar mutlu olursanız olun, diğer bir mesleği seçmiş olmayı istediğiniz anlar vardır.

When I was young, I tried to read as many books as I could. - Gençken, okuyabildiğim kadar fazla kitap okumayı denedim.

Английский Язык - Английский Язык

Определение kadarıyla в Английский Язык Английский Язык словарь

Kadar
{i} family name
Турецкий язык - Турецкий язык

Определение kadarıyla в Турецкий язык Турецкий язык словарь

kadar
Denli: "Bu merdivenleri, yapıldığı günden beri bu kadar telaşla çıkmamışımdır."- Y. Z. Ortaç
kadar
Dek, değin
kadar
Miktarda, derecede: "İçinde biriken hayat bazen taşacak kadar çok oluyor."- H. E. Adıvar
kadar
Dek, değin: "Saat ona kadar sokaklarda gezdi."- P. Safa
kadar
Denli
kadar
Gösterme sıfatlarından biriyle bir sayıdan sonra geldiğinde kesinlikle belli olmayan bir niceliği belirtir
kadar
Büyüklüğünde, genişliğinde
kadar
Miktarda, derecede
kadar
Ölçüsünde, derecesinde: "Balıkçılıkta para vardır, ama dalgıçlık kadar da genç işidir."- S. F. Abasıyanık
kadar
Süre belirtir
kadar
Süre belirtir: "Bu minval üzere yedi ay kadar geçti, geçmedi."- R. H. Karay
kadar
Ölçüsünde, derecesinde
kadar
Gibi

Hayat yaz çiçekleri, ölüm de güz yaprakları gibi güzel olsun. - Yaşam yaz çiçekleri, ölüm de sonbahar yaprakları kadar güzel olsun.

kadar
Gibi: "İstanbul'un balıkları kadar balıkçıları da hoştur."- S. F. Abasıyanık
kadar
Gösterme sıfatlarından biriyle bir sayıdan sonra geldiğinde kesinlikle belli olmayan bir niceliği belirtir: "Kantara'nın önünde yüz kadar düşman çadırı kurulmuştu."- F. R. Atay
kadar
ila
kadarıyla
Избранное