indicating affirmation, agreement

listen to the pronunciation of indicating affirmation, agreement
Английский Язык - Турецкий язык

Определение indicating affirmation, agreement в Английский Язык Турецкий язык словарь

really
hakikaten

İnsanların sıklıkla birbirlerine sırt çevirdiklerini görüyorum, ve bu beni hakikaten korkutuyor. - I often see people turning against each other all the time, and this really scares me.

Ben gerçekten, hakikaten ona inanıyorum. - I really, truly believe that.

really
gerçekten

O gerçekten akıllı, değil mi? - She's really smart, isn't she?

Yakın bir gelecekteki senin ziyaretini gerçekten dört gözle bekliyorum. - I really look forward to your visit in the near future.

really
gerçekten mi

Bir bardak soğuk biraya gerçekten minnettar kalırdım. - I would really appreciate a glass of cold beer.

Gerçekten mi? Kitaplarını hep okuduğun, sevdiğin bir yazarın var mı? - Really? You have a favorite writer you always read?

really
öyle mi

Gerçekten öyle mi düşünüyorsun? - Do you really think so?

Çok fazla seçeneğim yok gerçekten, öyle mi? - I really don't have much choice, do I?

really
mutlâka

Çatı mutlaka tamir edilmeli. - The roof is really in need of repair.

Çıkmadan mutlaka karnını doyurmalısın. - You really should eat before you leave.

really
kesin olarak

Hiçbir şeyi kesin olarak öngöremeyiz. - We cannot really predict anything.

Birinin kafasından neler geçtiğini kimse kesin olarak bilemez. - No one ever really knows what's going through someone else's head.

really
kesinlikle

Çok kibar olsa bile ona kesinlikle güvenmiyorum. - Even if he's very nice, I don't really trust him.

Kesinlikle bana göre değil. - It's not really my cup of tea.

really
cidden

Biri koltuğun altından uzaktan kumandayı çıkarmama yardım edebilir mi? Cidden sıkışmış oraya. - Can someone help me fish out the remote from under the couch? It's really stuck in there.

Benim için Japonca konuşmak cidden kolay. - It's really easy for me to speak Japanese.

really
gayet

Buradaki sistem gayet iyi çalışıyor. - The system here works really well.

really
aslında

O aslında gerçekten eğlenceliydi. - That was actually really fun.

Tom uzun süre konuştu fakat aslında çok şey söylemedi. - Tom talked for a long time, but didn't really say much.

really
hakikat

O hakikaten sıkıcı mıydı? - Was he really boring?

Bu cep telefonu hakikaten pahalı. - This cellphone is really expensive.

really
sahi mi

Sahi mi? Benim hobim çizgi roman okumaktır. - Really? My hobby is reading comics.

really
sahiden

Sahiden mi? Adam, şaka yapıyorsun değil mi? - Really?! Man, you're kidding right?

Bir sürü kişi pandispanyayı fırınlanması zor sanmakta, ama yeterince yumurta kullanırsanız hiçbir şey sahiden ters gitmeyebilir. - Many people think that sponge cake is difficult to bake, but if you use enough eggs, nothing can really go wrong.

really
z. gerçekten
Английский Язык - Английский Язык
really
indicating affirmation, agreement

    Расстановка переносов

    in·di·cat·ing affirmation, A·gree·ment

    Произношение

Избранное