having no supplies

listen to the pronunciation of having no supplies
Английский Язык - Турецкий язык

Определение having no supplies в Английский Язык Турецкий язык словарь

bare
{f} çıkarmak
bare
{s} çıplak

Bahçe çıplak ve kahverengi. - The garden is bare and brown.

Bir adam çıplak elleri ile kazı yaparken görüldü. - One man was seen digging with his bare hands.

bare
{s} yalın

Tom asla yalın ayak yürümez. - Tom never walks barefoot.

Tom yalın ayak yürümeye alışık değildir. - Tom isn't used to walking barefooted.

bare
{s} bomboş

Süpermarketteki raflar neredeyse bomboştu. - The shelves in the supermarket were almost bare.

Bir kase meyvenin dışında mutfak masası bomboştu. - The kitchen table was bare except for a bowl of fruit.

bare
{s} tamtakır
bare
(Tarım) daz
bare
üssüz
bare
kaplamasız
bare
boş

Taşındığımızda daire tamamen boştu. - The apartment was completely bare when we moved in.

Raflar oldukça boştu. - The shelves were pretty bare.

bare
açmak
bare
hayasız
bare
{s} azıcık
bare
yüzsüz
bare
çıplak,v.göster: adj.çıplak
bare
peçesiz
bare
havı dökülmüş
bare
f., eski, bak. bear 2
bare
yalınayak

Kumda yalınayak yürümekten hoşlanır mısın? - Do you enjoy walking barefoot on the sand?

O kadar ürkmüştü ki yalınayak dışarı koştu. - He was so startled that he ran outside barefoot.

bare
{s} yapraksız

Ağaçlar yakında yapraksız olacak. - The trees will soon be bare.

Birçok ağaç kışın yapraksızdır. - Many trees are bare in winter.

Английский Язык - Английский Язык
bare
having no supplies

    Расстановка переносов

    ha·ving no supplies

    Турецкое произношение

    hävîng nō sıplayz

    Произношение

    /ˈhavəɴɢ ˈnō səˈplīz/ /ˈhævɪŋ ˈnoʊ səˈplaɪz/
Избранное