having a small intervening distance with regard to something

listen to the pronunciation of having a small intervening distance with regard to something
Английский Язык - Турецкий язык

Определение having a small intervening distance with regard to something в Английский Язык Турецкий язык словарь

near
(İnşaat) yakın

Affedersiniz, yakında bir tuvalet var mı? - Excuse me, is there a toilet nearby?

Yakınlardaki küçük bir kasabada yaşıyordu. - He lived in a small town nearby.

near
yakınlarda

Yakınlarda bir çiçek mağazası var. - There is a flower shop near by.

Yakınlardaki küçük bir kasabada yaşıyordu. - He lived in a small town nearby.

near
az kalsın

Yoldan geçerken az kalsın araba çarpıyordu. - He was nearly hit by the car while crossing the street.

near
-e bitişik
near
elisıkı
near
civarında

Şişmiş lenf düğümleri genellikle enfeksiyon, tümör ya da iltihap barındıran bölgelerin civarında olur. - Swollen lymph nodes are usually found near the site of an infection, tumour, or inflammation.

Yolumu nehir civarında kaybettim. - It was near the river that I lost my way.

near
yakında

Affedersiniz, yakında bir tuvalet var mı? - Excuse me, is there a toilet nearby?

Yakında bir telefon var mı? - Is there a telephone near by?

near
{f} yaklaş

Doğum günün yaklaşıyor. - Your birthday is drawing near.

İstasyona geri dönüş uzun bir yol olmasına rağmen, eski vagon yavaş yavaş yaklaştı. - Although it was a long way back to the station, little by little the old wagon drew near.

near
daha yakındaki
near
{s} eli sıkı
near
(sıfat) yakın, samimi, eli sıkı, cimri
near
(zarf) yakın, yakında, yaklaşık olarak, hemen hemen
near
yakınında

Buranın yakınında iyi bir Tayland restoranı var. - There's a nice Thai restaurant near here.

Bugün Almanya'da, Pazartesi günü kundaklamada üç Türk'ün öldürüldüğü Hamburg'un yakınında bir yer de dahil birçok şehirde şiddet karşıtı mitingler gerçekleşti. - In Germany today, anti-violence rallies took place in several cities, including one near Hamburg where three Turks were killed in an arson attack on Monday.

near
ne
near
neredeyse

O çift neredeyse her gece içer. - That couple gets soused nearly every night.

Neredeyse boğuluyordum. - I came near to being drowned.

near
sıkı

Araba frenleri sıkıştığında neredeyse bir kaza yapıyorduk. - We nearly had an accident when the car brakes jammed.

near
hemen hemen

Biz hemen hemen hazırız. - We're pretty near done.

İnsanlara Lise yıllarında en çok pişman olduğunuz şey nedir? diye sorduğumda, hemen hemen hepsi aynı şeyi söylerler: Zamanımızın çoğunu boşa harcadık. - When I ask people what they regret most about high school, they nearly all say the same thing: that they wasted so much time.

near
{f} yakınlaşmak
Английский Язык - Английский Язык
near
having a small intervening distance with regard to something

    Расстановка переносов

    ha·ving a small in·ter·ven·ing dis·tance with re·gard to some·thing

    Турецкое произношение

    hävîng ı smôl întırvinîng dîstıns wîdh rıgärd tı sʌmthîng

    Произношение

    /ˈhavəɴɢ ə ˈsmôl ˌəntərˈvēnəɴɢ ˈdəstəns wəᴛʜ rəˈgärd tə ˈsəmᴛʜəɴɢ/ /ˈhævɪŋ ə ˈsmɔːl ˌɪntɜrˈviːnɪŋ ˈdɪstəns wɪð rəˈɡɑːrd tə ˈsʌmθɪŋ/
Избранное