emotion; impression

listen to the pronunciation of emotion; impression
Английский Язык - Турецкий язык

Определение emotion; impression в Английский Язык Турецкий язык словарь

feeling
duygu

Onun duyguları kolayca incinir. - Her feelings are easily hurt.

Ben onun duygularını incitmiş olabilirim. - I may have hurt his feelings.

feeling
{i} acıma
feeling
{i} hissetme

Biz neredeyse bilmeden, hissetmeden annemiz severiz, çünkü o yaşamak kadar doğaldır. - We love our mother almost without knowing it, without feeling it, as it is as natural as to live.

Gittikten sonra, huzursuz hissetmeye başladı. - After he left, she started feeling uneasy.

feeling
{s} canlı
feeling
{f} hisset

Tom özellikle konuşkan hissetmiyordu. - Tom wasn't feeling particularly talkative.

Biz neredeyse bilmeden, hissetmeden annemiz severiz, çünkü o yaşamak kadar doğaldır. - We love our mother almost without knowing it, without feeling it, as it is as natural as to live.

feeling
{i} dokunma hissi
feeling
(Felsefe) duygusallık
feeling
hissederek

Evin sallandığını hissederek caddeye doğru koştum. - Feeling the house shake, I ran out into the street.

Evin sarsılmasını hissederek dışarıya koştum. - Feeling the house shake, I ran outside.

feeling
{i} dokunma
feeling
{i} algı
feeling
hassasiyet
feeling
dokunum
feeling
sanı

Sanırım onun duygularını incittim. - I think I hurt his feelings.

Sanırım Tom'un duygularını incitmemek için çok dikkatli olmamız gerekiyor. - I think we need to be very careful not to hurt Tom's feelings.

feeling
kanaat
feeling
zan
feeling
bilinç
feeling
farkında olma
feeling
(Tıp) Hissetme, duyma
feeling
{i} his, duygu
feeling
(sıfat) duygusal, hassas, duyarlı, duygulu, canlı
Английский Язык - Английский Язык
feeling
emotion; impression
Избранное