dikkatli

listen to the pronunciation of dikkatli
Турецкий язык - Английский Язык
watchful

Sami was very watchful. - Sami çok dikkatliydi.

careful

He seldom gets sick because he is careful about his health. - Sağlığı hakkında dikkatli olduğundan dolayı o nadiren hastalanır.

If you're not careful, you might slip and fall on the icy steps. - Eğer dikkatli olmazsan ,kayabilir ve buzlu basamakların üstüne düşebilirsin.

attentive

You need to be more attentive. - Daha dikkatli olmalısın.

Tom asked Mary to be attentive during meetings. - Tom Mary'den toplantılar sırasında dikkatli olmasını rica etti.

cautious

At last, they began to count down cautiously. - Sonunda, dikkatlice geri saymaya başladılar.

Life is as a box of matches. Treating it cautiously is foolish, not treating it cautiously is dangerous. - Yaşam bir kutu kibrit gibidir. Dikkatli davranırsan aptallıktır. Dikkatli davranmazsan tehlikelidir.

thoughtful

You should be more thoughtful of your safety. - Güvenliğiniz hakkında daha dikkatli olmalısın.

canny
solicitous
attentively, carefully, cautiously
deliberate
advertent
(deyim) on the ball
selective
diplomatic
vigilant
conscientious
close

He closed carefully the front door. - O, ön kapıyı dikkatlice kapattı.

We all need to pay closer attention to what Tom says. - Hepimiz Tom'un söylediklerini daha dikkatli dinlemeliyiz.

argus-eyed
tender
shy
punctilious
argus
thorough
hooly
alert

Be alert when you cross a busy street! - İşlek bir caddeden geçerken dikkatli ol.

I forced myself to stay alert. - Kendimi dikkatli olmaya zorladım.

eagle-eyed
particular
studious
wary
intense
careful, cautious, chary, attentive, alert, scrupulous, circumspect, assiduous, diligent, regardful, studious, close
attentive, careful, cautious
scrupulous
regardful
intent
gingerly
rigorous
circumspect
argus eyed
heedful
assiduous
mindful

I wasn't being mindful and got on a wrong bus by mistake. - Dikkatli değildim ve yanlışlıkla hatalı otobüse bindim.

I'm very mindful of that. - Onun hakkında çok dikkatliyim.

sleepless
{s} observant

If you want to be a newspaperman, you have to be observant. - Gazeteci olmak istiyorsan dikkatli olmalısın.

I think I'm very observant. - Sanırım çok dikkatliyim.

meticulous
minute
sedulous
diligent

Being careful and diligent is necessary, but not sufficient for passing this course. - Dikkatli ve çalışkan olmak gereklidir, fakat bu kursu geçmek için yeterli değildir.

prudent
painstaking
conservative
strict
chary
carefull
calculating
observing
exact

Listen carefully and do exactly what I tell you. - Dikkatlice dinle ve tam olarak sana söylediğimi yap.

fine
dikkat
care

If you're not careful, you might slip and fall on the icy steps. - Eğer dikkatli olmazsan ,kayabilir ve buzlu basamakların üstüne düşebilirsin.

The doctor thinks carefully before deciding what medicine to give. - Doktor, hangi ilacı vereceğine karar vermeden önce dikkatlice düşünür.

dikkat
attention

Tom didn't want to attract attention. - Tom dikkat çekmek istemiyordu.

You should pay more attention to your own safety. - Kendi güvenliğine daha fazla dikkat etmelisin.

dikkat
caution

Please proceed with caution. - Lütfen dikkatli olun.

We should proceed with great caution. - Büyük bir dikkatle devam etmeliyiz.

dikkatli olmak
watch out
dikkatli bir şekilde
rigorously
dikkatli ol
be careful!

You should be careful in choosing friends. - Arkadaş seçerken dikkatli olmalısın.

Be careful interpreting indirect translations. Genders may have changed. - Dolaylı çevirileri yorumlarken dikkatli ol. Cinsiyetler değişmiş olabilir.

dikkatli olmak
mind
dikkatli bir şekilde
shyly
dikkatli bir şekilde
over
dikkatli ol
be cautious

We have to be cautious. - Dikkatli olmak zorundayız.

I wanted to be cautious. - Dikkatli olmak istedim.

dikkatli ol!
watch your step!
dikkatli ol!
take care!
dikkatli olma
reck
dikkatli olma
carefulness
dikkatli olmak
keep one's eyes peeled
dikkatli olmak
be on the ball
dikkatli olmak
be watchful
dikkatli olmak
watch out for
dikkatli olmak
watch one's step
dikkatli olmak
keep one's eyes open
dikkatli taşıyın
handle with care
dikkatli şekilde
carefully
dikkatli bakmak
look carefully
dikkatli bulunmak
have care
dikkatli düşünmek
think carefully
dikkatli inceleme
scrutiny
dikkatli okumak
read carefully
dikkatli olma
vigilance
dikkatli olma
being careful
dikkatli olma
thoughtfulness
dikkatli olmak
to be careful; to watch out; to take care; to watch one's step
dikkatli olmak
take care
dikkatli olmak
be particular about
dikkatli olmak
take heed
dikkatli olmak
be careful!

I've got to be careful. - Dikkatli olmak zorundayım.

Tom wants to be careful not to use too much water. His well is almost dry. - Tom çok fazla su kullanmamak için dikkatli olmak istiyor. Onun kuyusu neredeyse kuru.

dikkatli olmak
pay heed to
dikkatli olmak
give heed to
dikkatli olmak
reck
dikkatli olun kapılar kapanıyor
be careful the doors are closing
dikkatli sürücü
careful driver
dikkatli temizleme
(Çevre) deliberate decontamination
dikkatli tutun
handle with care
dikkatli ve kuralcı
prim and proper
dikkat
attention, caution; care, carefulness, heed, assiduity, regard; Look out!, Watch out!, Be careful!, Attention!
dikkat
discretion
dikkat
(Hukuk) consideration

You must take the fact into consideration. - Gerçeği dikkate almalısın.

I have taken everything into consideration. - Her şeyi dikkate aldım.

dikkat
warning

Tom failed to heed warning signs. - Tom uyarı işaretlerine dikkat edemedi.

Tom was mindful of my warning. - Tom uyarıma dikkat etti.

dikkat
regard

He was fighting regardless of his wound. - O, yarasını dikkate almadan dövüşüyordu.

She seldom pays regard to my advice. - O, tavsiyemi nadiren dikkate alır.

dikkatli olmak
be careful

You've got to be careful. - Dikkatli olmak zorundasın.

Tom wants to be careful not to use too much water. His well is almost dry. - Tom çok fazla su kullanmamak için dikkatli olmak istiyor. Onun kuyusu neredeyse kuru.

çok dikkatli
meticulous
dikkat
circumspection
dikkat
be careful!

I advise you to be careful in making notes for the lecture. - Dersi not alırken dikkatli olmanızı tavsiye ederim.

You should be careful in choosing friends. - Arkadaş seçerken dikkatli olmalısın.

dikkat
mind

While driving, mind the potholes. - Araba sürerken, çukurlara dikkat et.

If he'd been there, he'd have told you to mind your manners. - Orada olsaydı, hareketlerine dikkat etmeni söylerdi.

dikkat
beware of

Beware of thefts in a big city. - Büyük bir şehirde hırsızlığa karşı çok dikkatli olun.

Beware of pickpockets here. - Burada yankesicilere dikkat edin.

dikkat
nota bene
dikkat
diligence
dikkat
(Bilgisayar) careful

If you're not careful, you might slip and fall on the icy steps. - Eğer dikkatli olmazsan ,kayabilir ve buzlu basamakların üstüne düşebilirsin.

He seldom gets sick because he is careful about his health. - Sağlığı hakkında dikkatli olduğundan dolayı o nadiren hastalanır.

dikkat
fetish
dikkat
cate
dikkat
(Bilgisayar) look out

Look out! There's a car coming. - Dikkat! Gelen bir araba var.

Look out for pickpockets. - Yankesicilere dikkat et.

pek dikkatli olmayan
casual
dikkat
{i} notice

He took no notice of my advice. - O, benim tavsiyemi dikkate almadı

I didn't notice the light turn red. - Işığın kırmızıya döndüğüne dikkat etmedim.

dikkat
count

In recent years, some Muslim countries have prospered and attracted the attention of the world. - Son yıllarda, bazı Müslüman ülkeler zenginleşmiş ve dünyanın dikkatini çekmişlerdir.

At last, they began to count down cautiously. - Sonunda, dikkatlice geri saymaya başladılar.

dikkat
heed

Tom failed to heed warning signs. - Tom uyarı işaretlerine dikkat edemedi.

They gave no heed to the warning. - Uyarıya dikkat etmediler.

dikkat
intentness
dikkat
carefulness
dikkat
{i} attentiveness

Do your work with more attentiveness. - Biraz daha dikkatli çalışır mısın?

dikkat
solicitude
dikkat
taking care of
dikkat
considerations
dikkat
in attention
dikkatli ol
use caution
dikkatli ol
keep awake
dikkatli olmak
to pay attention
dikkatli olmak
to be careful
dikkatli olmak
be carefully
bu bluzlara lütfen dikkatli davranır mısınız
Would you please be careful with these blouses
daha dikkatli ol
have a care
dikkat
watchfulness
dikkat
remark

She achieved remarkable results. - O, dikkate değer sonuçlar elde etti.

The recent advances in medicine are remarkable. - Tıptaki son gelişmeler dikkat çekicidir.

dikkat
watch out

Watch out for thieves around here. - Civardaki hırsızlara dikkat edin.

Do we need to watch out for tigers around here? - Buradaki kaplanlara dikkat etmeli miyiz?

dikkat
note

Kate took careful notes on the history lecture. - Kate tarih dersinde dikkatle not tuttu.

You need to take note of this! - Buna dikkat etmelisin!

dikkat
fore

If you go into the forest, watch out for the ogres who eat children! - Eğer ormana giderseniz, çocukları yiyen canavarlara dikkat edin!

The forest fire occurred through carelessness. - Orman yangını dikkatsizlik yüzünden oldu.

dikkat
shun
dikkat
Notice!

I hope my mistake will escape his notice. - Hatamın onun dikkatinden kaçacağını umuyorum.

It's my fault that the cake was burned. I was talking on the phone and didn't notice the time. - Kekin yanması benim hatamdır. Telefonda konuşuyordum ve zamana dikkat etmedim.

dikkat
Beware!

Let the buyer beware. - Alıcı dikkatli olsun.

Beware of pickpockets. - Yankesicilere dikkat edin.

dikkat
careful attention
dikkat
ware
dikkat
application
dikkat
cave
dikkat
cautiousness
dikkat
Be careful!/ Look out!
dikkat
ear(1)
dikkat
beware

Let the buyer beware. - Alıcı dikkatli olsun.

Beware of the cockerel. It bites. - Yavru horoza dikkat edin. O ısırır.

dikkat
studious
dikkat
rigor
dikkat
cognizance
dikkatli olmak
keep one's eyes skinned
sözcük seçiminde dikkatli
quibbling
sözcük seçiminde dikkatli kimse
quibbler
yolda dikkatli olma
road sense
Турецкий язык - Турецкий язык
Dikkat eden, özen gösteren (kimse)
Titiz, araştırıcı, sorgulayıcı: "Bir yabancının dikkatli bakışından ürkerek susacağından korkmuştu."- R. H. Karay
Titiz, araştırıcı, sorgulayıcı
pürdikkat
Dikkat
(Osmanlı Dönemi) SAAL
Dikkat
(Osmanlı Dönemi) ÇÜ
DİKKAT
(Osmanlı Dönemi) İncelik, dakik oluş. Ehemmiyet ve kıymet verme
dikkat
Dikkat ediniz! anlamında bir uyarma sözü
dikkat
Dikkat ediniz!
dikkat
İlgi, özen
dikkat
Bilinç etkinliğinin belli bir nesne üzerinde yoğunlaşması
dikkat
Duygularla düşünceyi bir şey üzerinde toplama, uyanıklık: "Dikkatle bakınca güvertedeki insanların gidip gelişini kolaylıkla seçebiliyor."- Y. K. Karaosmanoğlu. İlgi, özen
dikkat
Duygularla düşünceyi bir şey üzerinde toplama, uyanıklık
dikkatli
Избранное