Grup, yaklaşmakta olan parti hakkında konuşmak için bir boğa oturumu planlıyordu.
- The group was planning a bull session to talk about the upcoming party.
Bir boğa erkektir ve bir inek dişidir.
- A bull is male and a cow is female.
Bugün hiç kimse iyimser hissetmiyor.
- Nobody feels optimistic today.
O oldukça iyimserdir.
- He is rather optimistic.
Yükselen güneş gökyüzünü parlak bir renk karışımıyla süsledi.
- The rising sun bathed the sky in a brilliant blend of colours.
Yükselen bir gelgit tüm tekneleri kaldırır.
- A rising tide lifts all boats.
Yarın erken kalkarsan, doğan güneşi görebilirsin.
- If you get up early tomorrow, you can see the rising sun.
Doğu doğan güneşle aydınlandı.
- The east was brightened by the rising sun.
Anladım, bu yüzden saçmalık yok, değil mi?
- I got it, so no bullshit, okay?
Yaratılışçılık saçmalıktır.
- Creationism is bullshit.
Polis Tom'u alınının ortasındaki bir kurşun deliğiyle yerde yatarken buldu.
- The police found Tom lying on the floor with a bullet hole in the middle of his forehead.
Polis memuru bir kurşun geçirmez yelek giydi.
- The police officer wore a bulletproof vest.
Eylül 1929 da, hisse senedi fiyatları yükselişini durdurdu.
- In September, 1929, stock prices stopped rising.
Acemi asker skandalı kamu görevlilerini ve rüşvet olarak RecruitCoscom'dan gizli payları alan politikacıları ilgilendiren bir rüşvet skandalıdır. Hisseler sürekli yükseliyordu.
- The Recruit scandal is a corruption scandal concerning public officials and politicians who accepted as bribes undisclosed shares from the RecruitCoscom company. The shares had been rising steadily.
Eylül 1929 da, hisse senedi fiyatları yükselişini durdurdu.
- In September, 1929, stock prices stopped rising.
Doğuda güneş doğmak üzereydi.
- The sun was on the point of rising in the east.
Kime oy verirsen ver, fiyatlar yükselmeye devam edecek.
- Whoever you vote for, prices will go on rising.
Dünya nüfusu yükselmeye devam ederse herkesi nasıl besleyeceğiz?
- How will we feed everyone if the world's population keeps rising?
He was heavily criticised for his bullish behaviour.
He bulled his way in.