She boasted of having won the first prize.
- O, birincilik ödülünü kazanmakla övündü.
Let's draw lots to decide who goes first.
- Kimin birinci olduğuna karar vermek için kura çekelim.
Oh, Tae, this cheese is a winner!
- Oh, Tae, bu peynir bir birincidir!
I knew she would be the winner.
- Onun birinci olacağını biliyordum.
Tom moved up to first place.
- Tom birinci sıraya yükseldi.
Joan and Jane are sisters. The former is a pianist.
- Joan ve Jane kız kardeş. Birincisi bir piyanisttir.
Health is above wealth, for the former is more important than the latter.
- Sağlık zenginliğin üstündedir, zira birincisi ikincisinden daha önemlidir.
It was a victory for the whole country when he finished first in the race.
- O, yarışı birinci bitirdiğinde, tüm ülke için bir zaferdi.
Some states select primary candidates by caucus, while others hold an election.
- Diğerleri bir seçim düzenlerken, bazı devletler parti yönetim kurulu tarafından birincil adaylar seçerler.
Telescopes have a primary and a secondary mirror.
- Teleskopların birincil ve ikincil aynası vardır.
Fadil was convicted of first degree murder.
- Fadıl birinci derece cinayetten suçlu bulundu.
Tom was charged with first degree assault and sentenced to 15 years in prison.
- Tom birinci derecen saldırı ile suçlandı ve 15 yıl hapis cezasına çarptırıldı.
My flat is located on the first floor.
- Dairem birinci katta bulunmaktadır.
A fire broke out on the first floor.
- Birinci katta bir yangın patlak verdi.
I've never flown first class.
- Ben hiç birinci mevkide uçmadım.
Discover all the services and advantages of first class.
- Birinci sınıfın tüm hizmetlerini ve avantajlarını keşfedin.
I'm sorry we couldn't get you a seat on first class.
- Üzgünüm, sana birinci sınıfta bir yer alamadık.
I'm in the eleventh grade.
- On birinci sınıftayım.