We entered the room after him.
- Biz onun arkasından odaya girdik.
A bunch of children ran after the rabbit.
- Bir grup çocuk tavşanın arkasından koştu.
The police officer on duty sensed an elderly man coming up behind him.
- Görevli memur arkasından yaşlı bir adamın geldiğini hissetti.
I imagine that Tom will eventually find out that Mary has been talking behind his back.
- Sanırım Tom sonunda Mary'nin onun arkasından konuştuğunu anlayacak.
I am told he has a broad back.
- Bana onun geniş bir arkası olduğu söylendi.
There is a church at the back of my house.
- Evimin arkasında bir kilise var.
The speeding vehicle skidded and crashed head-on into the rear-end of a truck before the driver could say Jack Robinson.
- Hız aracı Jack Robinson diyemeden önce kaydı ve bir kamyonun arkasına direkt çarptı.
Smokers are asked to occupy the rear seats.
- Sigara içenlerin arka koltuklarda oturmaları rica edilir.
Your right taillight is busted.
- Sağ arka lamban patlamış.
The tail at the rear of the plane provides stability.
- Uçağın arkasındaki kuyruk denge sağlar.
The boy hid behind the door.
- Çocuk, kapının arkasına saklandı.
Women really are quite dangerous. The more I think about this, the more I'm able to understand the reasoning behind face covering.
- Kadınlar gerçekten oldukça tehlikeliler. Bu konuda ne kadar çok düşünürsem, o kadar çok yüz örtüsünün arkasındaki nedeni anlayabileceğim.
Sami felt a little bit superior to his friends.
- Sami kendini arkadaşlarından biraz üstün hissetti.
Last night, we celebrated a friend's birthday with cases of Champagne, we ended up completely wasted.
- Dün gece bir arkadaşınızın doğum gününü, saçıp savurarak tamamen tükettiğimiz şampanya kasalarıyla kutladık.
I've decided to end our friendship.
- Arkadaşlığımızı bitirmeye karar verdim.
I've been to Osaka to ask after my sick friend.
- Hasta arkadaşımın hatırını sormak için Osaka'ya gittim.
I asked after my sick friend.
- Hasta arkadaşımın sağlık durumunu sordum.
A friend of mine can speak Hindi fluently.
- Bir arkadaşım akıcı bir biçimde Hintçe konuşabilir.
The horse rose on its hind legs.
- At arka ayaklarının üzerinde yükseldi.
His girlfriend was not supportive.
- Onun kız arkadaşı destekleyici değildi.
He has a wealthy supporter behind him.
- Arkasında zengin bir destekleyicisi var.
Tom wanted to eat at the small restaurant behind the hotel.
- Tom otelin arkasındaki küçük restoranda yemek yemek istedi.
There is a small pond in back of my house.
- Evimin arkasında küçük bir gölet var.
He has a wealthy supporter behind him.
- Arkasında zengin bir destekleyicisi var.
Your father's friends aren't his only supporters.
- Senin babanın arkadaşları onun tek destekçileri değil.