Life without humor would be unbearable. This applies to love as well.
- Mizah olmadan hayat çekilmez olurdu. Bu sevgi için de geçerlidir.
The older Mary gets, the more unbearable she becomes.
- Mary ne kadar yaşlanırsa o kadar çekilmez olur.
The bureaucracy was intolerable. I'm glad I left.
- Bürokrasi çekilmezdi. Terk ettiğime memnun oldum.
Your behavior is intolerable.
- Senin davranışın çekilmez.
Tom wrote Mary's name as the cheque payee.
- Tom çek alacaklısı olarak Mary'nin adını yazdı.
Someone stole my wallet. I no longer have a cheque book or a credit card.
- Birisi benim cüzdanımı çaldı. Artık bir çek defterim ya da bir kredi kartım yok.
The two children pulled at the rope until it broke.
- İki çocuk kopartıncaya kadar ipi çektiler.
I need a tool for pulling weeds in my garden.
- Benim bahçemdeki yabani otları çekmek için bir alete ihtiyacım var.
My jeans have shrunk.
- Kot pantolonum çekti.
Tom's new shirt shrunk when he washed it and now it doesn't fit.
- Tom yeni gömleğini yıkadığında çekti ve şimdi uymuyor.
He used to suffer from stomach aches.
- O, mide ağrılarından dolayı acı çekerdi.
He used to suffer from severe nasal congestion.
- O şiddetli burun tıkanıklığından dolayı acı çekti.
Taro drew 10,000 yen from the bank.
- Taro bankadan 10.000 yen çekti.
She drew her gun and said:
- Silahını çekti ve dedi :
Roll up your right sleeve.
- Sağ elbise kolunu yukarı çek.
I find her appearance attractive.
- Onun görünümünü çekici bulurum.
Jon is far more attractive than Tom.
- Jon, Tom'dan çok daha çekicidir.
Tom yanked Mary's hair.
- Tom, Mary'nin saçını çekti.
Tom yanked the plug from the wall.
- Tom fişi duvardan çekti.
In that language, adjectives and nouns are inflected for gender.
- O dilde, sıfatlar ve isimler cinsiyete göre çekilir.
The professor teaches Czech.
- Öğretmen, Çekçe öğretiyor.
Such languages as Russian, Polish, Czech and Bulgarian have common Slavic roots.
- Rusya, Polonya, Çek ve Bulgaristan'ın ortak Slav kökleri var.
I will pay for it by check.
- Ben onu çek ile ödeyeceğim.
I'd like to pay by check.
- Çek ile ödeme yapmak istiyorum.
Tom lured us into a trap.
- Tom bizi bir tuzağa çekti.
Cheese often lures a mouse into a trap.
- Peynir genellikle bir fareyi tuzağa çeker.